Ana içeriğe geç

“Yalnız değilsiniz”

Biyolojik çeşitliliğe ticaret de zarar veriyor – CITES Almanya’nın da desteğiyle bunun önüne geçmeye çalışıyor

14.12.2022
CITES sayesinde kurtuldular: And Dağlarındaki vikunyalar.
CITES sayesinde kurtuldular: And Dağlarındaki vikunyalar. © picture alliance / dpa

7 Aralık 2022’de 15. BM Biyolojik Çeşitlilik Konferansı CBD COP15 (Biyolojik Çeşitlilik Hakkındaki Taraflar Konferansı) Kanada’nın Montreal kentinde başladı. Buluşmanın en önemli görevi, insanların yaşamlarının ve refahının sürdürülebilmesi için biyolojik çeşitliliğin ve doğanın korunması.

Konferansın açılışında yaptığı konuşmasına CITES Genel Sekreteri Ivonne Higuero şu sözlerle başladı: “Beklentilerin ağırlığını ya da sorumluluğun getirdiği yükü omuzlarınızda hissettiğinizi biliyorum. Hangisi olursa olsun, sizi temin ederim ki yalnız değilsiniz.” Yaşam alanlarının tahrip edilmesi muhtemelen dünya çapında biyoçeşitliliğe yönelik en büyük tehdit, ancak bitki ve hayvanların, özellikle de koruma altındaki türlerin ekonomik amaçlarla kullanımı da bunda önemli bir rol oynuyor. Washington Sözleşmesi olarak da bilinen Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin CITES Sözleşmesi (Convention on International Trade in Endangered Species of Wild Fauna and Flora) koruma altındaki türlerin ticaretini önlemeyi amaçlıyor. Bu nedenle de koruma altına alınan alanların yanında türlerin korunmasında merkezi bir rol oynuyor.

CITES Genel Sekreteri Ivonne Higuero
CITES Genel Sekreteri Ivonne Higuero © picture alliance/KEYSTONE

CITES Sözleşmesi, kaçak avlanma ve canlı hayvan ticaretinin yanı sıra hayvan derilerinin kullanımı ve tahnitçilik gibi nedenlerle sayısız türün büyük bir hızla azaldığının fark edilmesi üzerine 1973 yılında imzalandı. Sözleşmeyi ilk imzalayan ülkelerden biri olan Almanya aynı zamanda imza atan ilk AB üyesi oldu. Bugün Almanya, CITES’ın finansmanında ABD ve Japonya’nın ardından üçüncü sırada yer alıyor. Almanya’da CITES’ın uygulanmasından, başka bir ifadeyle koruma altındaki türlerin ticaretinin (ve kaçakçılığının) kontrolünden sorumlu olan kurum Federal Doğa Koruma Ajansı.

Yemek olarak sadece yüzgeçleri kullanılıyor olsa da bu durum pek çok köpekbalığı türünün popülasyonunun tehlikeli şekilde azalmasına yetiyor.
Yemek olarak sadece yüzgeçleri kullanılıyor olsa da bu durum pek çok köpekbalığı türünün popülasyonunun tehlikeli şekilde azalmasına yetiyor. © Adobe Stock

37.000’in üzerinde tür CITES tarafından korunuyor

CITES bugün 37.000’den fazla hayvan ve bitki türüne çeşitli derecelerde koruma sağlıyor; bu bağlamda tür ticaretinin hayvanların canlı örnekleri, bazı parçaları ya da bunlardan üretilen ürünler üzerinden yapılıyor olması fark etmiyor. Higuero’nun belirttiğine göre, Kasım 2022’de Panama’da düzenlenen CITES COP 19 çerçevesinde, ticaretinin istisnai durumlarda ve izinle yapılabileceği türlerin listelendiği Ek II’ye, aralarında 160 amfibi, 50 kaplumbağa, 101 köpekbalığı ve vatoz ve 152 ağaç türünün de bulunduğu 562 yeni tür eklendi. Ticareti prensipte yasak olan türlerse Ek I’de listeleniyor.

Tropikal ormanların korunmasıyla nadir ve nesli tükenmekte olan ağaç türlerinin sürdürülebilir kullanımı, Alman Federal Çevre Bakanlığı (BMUV) açısından merkezi bir mesele. Bakanlık, Afrika ülkeleri, CITES Sekretaryası ve Uluslararası Kereste Ticareti Örgütü (International Timber Trade Organisation, ITTO) ile iş birliği içerisinde özellikle de tehlike altındaki ağaç türlerinin belirlenmesi ve bunların CITES kapsamında listelenmesine yönelik girişimleri destekliyor. Tam da bu çalışmalarından dolayı Almanya, 152 yeni ağaç türünün listeye alınmasını önemli bir başarı olarak görüyor.

Bir diğer CITES başarı hikayesi: Fillerin korunması
Bir diğer CITES başarı hikayesi: Fillerin korunması © picture alliance / ROBIN UTRECHT

Fil ve vikunyaların kurtarılması

Peki CITES nasıl işliyor? Buna bir örnek olarak yeryüzündeki en büyük kara memelisi fillerle ilgili olarak uygulanan düzenlemeler gösterilebilir. Popülasyonlarının yeniden artmasıyla filler bugün ikinci en yüksek koruma statüsüne sahip, ancak fildişi ticareti hala en yüksek koruma statüsüyle yasak. Zira fildişine karşı duyulan doyumsuzluk neredeyse bu hayvanların neslinin tükenmesine neden oluyordu. 70’li ve 80’li yıllarda popülasyonları büyük ölçüde azalmıştı; bu yıllarda dişleri için yılda yaklaşık 100.000 fil öldürülüyordu. 1989’da fildişi ticaretinin tamamen yasaklanması, popülasyonların toparlanmasını sağladı, öyle ki 1990’ların ortalarında fillerin koruma statüsü ikiye indirilebildi. Buna rağmen her yıl binlerce fil kaçak olarak avlanıyor. Bu nedenle Almanya, Afrika ve Asya’da koruma programlarını, kaçak avcılıkla mücadele programlarını ve av bekçilerinin eğitiminin yanı sıra çeşitli eğitim kampanyalarını da doğrudan destekliyor.

Bir diğer CITES başarı öyküsü de Güney Amerika vikunyalarının korunması. Vikunya postundan elde edilen eşsiz incelikteki, sıcak tutan yünleri nedeniyle bu hayvanlar o kadar yoğun bir şekilde avlanmıştı ki, geriye ancak 10.000 civarında vikunya kalmıştı. Ticaret ve ihracat yasağının ardından popülasyonları yaklaşık 500.000’e ulaştı. Tür, artık tehlike altında sayılmıyor.

© www.deutschland.de

You would like to receive regular information about Germany? Subscribe here: