Ana içeriğe geç

Doğaya yer açın

BM soyların tükenmesine karşı mücadele ediyor, Almanya’nın girişimiyle kurulan LLF fonu da bu süreçte kuruma destek oluyor.

Friederike Bauer, 13.09.2022
LLF tarafından desteklenen Odzala Kokoua Ulusal Parkı’nda bir goril.
LLF tarafından desteklenen Odzala Kokoua Ulusal Parkı’nda bir goril. © picture alliance / Godong

Doğa baş döndürücü bir hızla yok oluyor: Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Bilim-Politika Platformu (IPBES) verilerine göre ekosistemlerin yarısından fazlası yok edilmiş durumda. Her yıl yaklaşık on milyon hektar orman yok oluyor, Portekiz’in yüzölçümünden daha da fazla bir alan demek bu. Mercan resiflerinin yüzde 50’si yok yoldu, deniz ve okyanuslar kirleniyor, ayrıca aşırı avlanma söz konusu. Bu gidişatta yakın bir zamanda bir yön değişimi olacak gibi de değil. Tam tersine: IPBES’e göre, önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde bir milyon tür yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Zimbabve’deki Gonarezhou Ulusal Parkı da LLF tarafından destekleniyor.
Zimbabve’deki Gonarezhou Ulusal Parkı da LLF tarafından destekleniyor. © picture alliance / Anka Agency International

Bu yüzden Birleşmiş Milletler (BM), 2030 Gündemi ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (Sustainable Development Goals, SDG’ler) çerçevesinde doğanın korunmasına büyük önem veriyor. Almanya bu hedefleri hem siyasi hem de finansal açıdan destekliyor. Örneğin, Almanya’nın girişimiyle kurulan Legacy Landscapes Fund (LLF), dünya çapındaki koruma altına alınmış alanların finanse edilmesine yardımcı oluyor. Çünkü kaybın önüne geçmenin bir yolu da doğal koruma alanlarından geçiyor; doğal alanlarında rahat bırakıldıklarında bitki ve hayvan popülasyonları kendine gelip çoğalabiliyor. Bu nedenle de Birleşmiş Milletler’de şu sıralar tartışılan bir hedef, yeryüzünün yüzde 30’unun koruma altına alınması. Bu oran şu anda karasal alanda yaklaşık yüzde 17, denizlerdeyse yüzde 8. 30X30 olarak da adlandırılan bu hedef, aralık ayında Montreal’de gerçekleştirilecek BM Biyolojik Çeşitlilik Zirvesi’nin en önemli noktalarından biri. Zirvenin son derece önemli olmasının bir nedeni de, zirvede, “2020 Sonrası için Küresel Biyolojik Çeşitlilik Çerçevesi”nde 2030 yılına kadar biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik yeni hedeflerin tanımlamasının planlanıyor olması.

Dieses YouTube-Video kann in einem neuen Tab abgespielt werden

YouTube öffnen

Üçüncü taraf içeriği

İçeriği gömmek için etkinliğiniz hakkında veri toplayabilen YouTube kullanıyoruz. Lütfen ayrıntıları kontrol et ve bu içeriği görmek için hizmeti kabul et.

Rıza formunu aç

Piwik is not available or is blocked. Please check your adblocker settings.

Alman hükümeti bu hedefi destekliyor olsa da BM’deki tartışmalar henüz sonlanmış değil. Bununla birlikte açık olan bir şey var; o da doğanın korunmasının maliyetli olduğu ve daha iddialı hedeflerin belirlenmesi halinde daha da büyüyecek bir finansman açığının bulunduğu. Tahminlere göre, biyolojik çeşitliliğin korunması için yılda en az 150 milyar dolara ihtiyaç duyuluyor. Yeryüzündeki türlerin yüzde 80’i, - önemli bir kısmı, gelişmekte olan ülkelerin sınırları içinde bulunan - karasal alanın yaklaşık yüzde 20’sinde yaşıyor. Ne yazık ki buralarda, koruma altındaki alanların etkin ve yöresel halkın çıkarlarıyla uyumlu bir şekilde yönetilmesi için gerekli fon konusunda eksiklik duyuluyor. Bu nedenle de Küresel Biyolojik Çeşitlilik Çerçevesi’nin son versiyonunda yeni ve yenilikçi finansman kaynaklarının geliştirilmesi gerektiği ifade ediliyor.

Endonezya’daki Gunung Leuser Ulusal Parkı’ndaki bir langur, LLF burada da destek oluyor.
Endonezya’daki Gunung Leuser Ulusal Parkı’ndaki bir langur, LLF burada da destek oluyor. © picture alliance / Zoonar

Bu kaynaklardan biri de Alman Kalkınma Bankası KfW’nin 2020 yılında Alman hükümeti adına kurduğu Legacy Landscapes Fund (LLF). Fon, aynı zamanda aralık ayındaki BM Biyolojik Çeşitlilik Zirvesi hedeflerine Almanya’nın somut bir katkısı olarak da görülüyor. LLF’in arkasında yatan fikir şu: dünyanın, biyolojik çeşitlilik açısından zengin ancak düşük gelirli bölgelerinde mümkün olduğunca çok türün korunması başarılabilirse, biyolojik çeşitliliğin önemli bir kısmı bu şekilde güvence altına alınabilir. Bu nedenle fonun hedefi, dünya çapında en az 30 koruma alanını uzun vadede yılda bir milyon dolarla desteklemek. Bu miktarla tüm masraflar karşılanmıyor olsa da miktar, faaliyetlerin sürdürülebilmesini sağlayacak temel finansman için yeterli.

Fonun en önemli özelliği, sadece Almanya ve Fransa gibi finansör ülkelerce değil, aynı zamanda şirket ve vakıflar tarafından da destekleniyor olması. Örneğin, Gordon ve Betty Moore Vakfı, Rob & Melani Walton Vakfı, Arcadia Vakfı ve Wyss Vakfı da bu girişimin bir parçası. Bu şekilde 2030 yılına kadar en az bir milyar doların fon tarafından yönetilmesi hedefleniyor. Şu anda fonda yaklaşık 250 milyon dolar bulunuyor.

Bolivya’daki LLF tarafından desteklenen Madidi Ulusal Parkı’nda endemik bir kurbağa.
Bolivya’daki LLF tarafından desteklenen Madidi Ulusal Parkı’nda endemik bir kurbağa. © picture alliance / Marco Simoni/robertharding

LLF halihazırda Asya, Afrika ve Latin Amerika’da toplam alanları 60.000 kilometrekareden fazla olan yedi pilot bölgeyi destekliyor. 2023 yılı ortasına kadar yedi alanın daha eklenmesi için bir kamu ihalesi açıldı.

LLF’nin yenilikçi yaklaşımı, BM etkinlikleri de dahil olmak üzere çeşitli ortamlarda sunuluyor. Fonun İcra Direktörü Stefanie Lang, LLF fikrini ve hedefini kasım ayında Şarm El-Şeyh ’de düzenlenecek İklim Zirvesi’nde ve elbette aralık ayında Montreal’de düzenlenecek Biyolojik Çeşitlilik Zirvesi’nde sunacak. Lang bunu şöyle açıklıyor: “Doğanın korunmasının işe yaradığını biliyoruz. Bunun, türleri ve ekosistemleri korumamıza ve iklimin dengelenmesine destek olduğunu biliyoruz. Ancak başarı için yeterli fon, iyi düşünülmüş konseptler ve doğrudan ilgili yerlerde yaşayanların katılımı şart. LLF’in katkıda bulunduğu şey de işte tam olarak bu.”

© www.deutschland.de