Ana içeriğe geç

Tarihte örneği olmayan bir deneyim

3 Ekim 1990’dan beri Almanya yeniden birleşmiş bir ülke. Eski Doğu Alman devletinde yaşayan insanların başlattığı barışçı devrim, doğudaki ve batıdaki Almanları ayıran Duvar’ın yıkılmasıyla sonuçlandı.

Herfried Münkler, 18.09.2018
Tarihte örneği olmayan bir deneyim
© dpa

1989 yılının başlarında Almanya’da, ne Batı’da ne de Doğu’da, o yılın güzünde 40. yılını kutlayacak olan DAC’nin aynı zamanında sonunun olacağını, Berlin Duvarı’nın yakında yok olacağını ve ikiye bölünmüş Almanya’nın (yeniden) birleşeceğini pek kimse beklemiyordu. Bu gelişmelerin ardından yaşanacak gelişmelerle, İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupasını belirleyen dünya siyasal koşullarının da kökten değişeceğini tahmin eden yüksek sesle pek olmamıştı. Ama kimsenin beklemediği şeyler birbiri ardına gerçekleşti. On yıllar boyunca Avrupa’da küçük adımlarla ilerlemekte olan tarih birden tırısa geçti, ardından da doludizgin gitmeye başladı. Gelişmelerin hızı, olaylara dahil olmayıp dışarıdan izlemekle yetinenlerin bile soluğunu kesiyordu. Duvar’ın yıkılmasından sadece on ay sonra 12 Eylül 1990’da “İki Artı Dört Anlaşması” Almanya’nın yeniden birleşmesinin yolunu açtı.

3 Ekim 1990’da Federal Almanya’ya eski Doğu Almanya coğrafyasının beş eyalet olarak katılmasıyla ve Federal Almanya anayasasının hükmü altına girmesiyle gerçekleşen Almanya’nın birliği kısa süreliğine tüm ülkede bir çoşku sarhoşluğu yarattı, birleşme sürecinin zorluklarının göğüslenebileceğine güven tamdı. Ama ardından “düzlüğün zahmeti” (Bertolt Brecht) başladı. Birçok Almanların birleşmeyle bağlantılı olarak yaşadığı güçlük de beklemedikleri olayların gerçekleşmesinin ve alışık olunmayan bir hızla hareket etmek durumunda kalmalarının sonucuydu.

Berlin Duvarı’nın yıkıldığı 9 Kasım 1989 günü, devrimi andıran gelişmelerin vardığı zirve noktasıydı. Doğudaki Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin (DAC) sınırları içinde yaşayan halk burada baş rolü oynadı. Bir kısmı bu rolü, kendilerine seyahat özgürlüğü tanımayan bir devlete karşı ülkeyi terk etmek için tüm varlıklarını ortaya koyarak ve diğer Doğu Bloku ülkelerinde elçiliklere akın edip kapıların açılmasını zorlayarak oynadı. Başka bir kısmıysa, Doğu Almanya’da kalmak istediklerini yüksek sesle söylerken, ortaya koydukları reform talepleri, rejimin kendi sonunu hazırlamadan kabul edemeyeceği türdendi. Bu iki baskının arasında DAC çok yoğun güvenlik önlemlerine rağmen birkaç ay içinde kağıttan bir kale gibi devrildi. Bu gelişmeler, 3 Ekim 1990’da Almanya’nın bölünmüşlüğünü sona erdirecek yolu açtı.