Ana içeriğe geç

“Belli ölçüde telafi efektleri”

Korona sonrası dünya: Sonja Peterson, korona krizinin iklim değişikliği üzerinde uzun vadeli etkisi olacağından kuşku duyuyor.

28.04.2020
Sonja Peterson, Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsünde profesör ve çevre ve iklim konularıyla ilgileniyor.
konularıyla ilgileniyor. © IfW Kiel

Sayın Profesör Peterson, korona krizinin iklim değişikliği üzerindeki etkileri neler oldu? Almanya, Avrupa ve dünya için elinizde güncel sayılar var mı?

Koronayla mücadelede ekonomik faaliyetlerin baskılanması kısa vadede emisyonları da azaltıyor. Karşılaştırmak gerekirse: 2009 finans krizi sırasında dünya genelinde gayri safi hasıla bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 1,7 gerilemişti. Bu da fosil enerjilerin yakılmasından kaynaklanan emisyon miktarında dünya genelinde yüzde 1,4 azalmayı beraberinde getirmişti. Korona krizi sebebiyle gayri safi hasılanın küresel düzeyde yüzde 2,5-3 düzeyinde gerileyeceği tahmini yapılıyor. Bu da emisyonda yüzde 2-3’lük azalmayı getirebilir. Ama finans krizinin de gösterdiği gibi, bu bir seferlik, kısa vadeli bir etki ve uzun vadeli trende kıyasla ihmal edilecek bir değişiklik. Korona krizinin gaz salımları ve iklim değişikliği üzerinde uzun vadeli etkileri olacağından kuşkuluyum.

Ungewohntes Bild: Der Flughafen Frankfurt fast menschenleerAlışılmadık görüntü: Frankfurt Havalimanı neredeyse bomboş
Alışılmadık görüntü: Frankfurt Havalimanı neredeyse bomboş © picture alliance/dpa

Korona krizinin etkileriyle ilgili olarak sizin iklim tahmininiz ne yönde?

Korona krizi davranış biçimlerini kalıcı olarak değiştirecek olursa bunun sonucunda gaz salımı arta da bilir azala dabilir: Sözgelimi bir tarafta dijital toplantıların artması, diğer tarafta toplu ulaşım araçları yerine otomobillerin daha fazla kullanılması anılabilir. Ayrıca faaliyetlerin frenlenmesi ortadan kalktıktan sonra beli ölçüde telafi efektleri gerçekleşebilir, böylece de tüketim ve gaz salımı normalden yüksek oranlarda artabilir; finans krizinden sonra da böyle bir şey gözlenmişti. Bütüne bakıldığında koronanın orta ve uzun vadede gaz salımlarını nasıl etkileyeceği belirsiz bir konu.

Ekonomiyi yeniden canlandırmak için şimdiden ekonomik program hazırlıkları yapılıyor. Hangi hatalardan kaçınılması, hangi yol ayrımlarına gidilmesi gerekir?

Klasik ekonomik programlar korona krizinin kendine özgü yanlarından dolayı pek anlamlı değil. Ama ekonomik paketler planlanacaksa da iklim politikaları üzerinde olumsuz etkilere yol açmamasına dikkat edilmeli; örneğin finans krizinde olduğu gibi otomobiller için hurda primleri gibi uygulamalar olmamalı. Uygulanamayan yatırım programları, gerektiğinde gaz salımlarının azaltılması için düşünülen yapısal dönüşümü engelleyecek değil destekleyecek yönde değerlendirilmeli. Paris İklim Antlaşmasının hedeflerine ulaşılabilmesi için bundan sonra da büyük çabalara ve uzun soluklu hareket etmeye ihtiyaç var. Bu sebeple de, kararlaştırılmış olan iklim önlemlerinde gerilemeye veya gevşemeye yol açılması büyük hata olur; finans krizinden sonra göz ardı edilen iklim politikasında olduğu gibi değerli zaman tekrar yitirilebilir. Burada da bütün açısından şu söylenebilir: Koronadan önce hangi iklim politikası doğruysa koronadan sonra da o doğru. Bu nedenle de CO2’ye mali bedel getirilmesi merkeze alınmalı.

Söyleşi: Martin Orth

© www.deutschland.de

You would like to receive regular information about Germany? Subscribe here: