Ana içeriğe geç

Enerjide dönüşümü başarıya götürmek

Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel enerjide dönüşümün sunduğu fırsatları değerlendirmek ve ekonomik bir başarı öyküsü oluşturmak istiyor.

21.03.2014
© picture-alliance/dpa - Sigmar Gabriel

Sayın bakan, Almanya gibi bir sanayi ülkesi neden yenile­nebilir enerjilere yönelen bir enerji dönüşümüne yoğunlaşıyor?

Enerjide dönüşüm Almanya’nın önümüzdeki süreçte ekonomi politikasındaki en önemli projelerinden biri. Enerjide dönüşüm için pek çok geçerli neden var: Bir sanayi ülkesi olarak nükleer enerjiye veda etmeyi ve yenilenebilir enerjilerin payını arttırmayı hedefliyoruz. İkinci olarak uluslararası petrol ve doğalgaz ithalatına olan bağımlılığımızı azaltmak geliyor. Üçüncü neden iklim koruma hedeflerimize ulaşmak. Dördüncü olaraksa enerjide dönüşümün yeni teknolojilerin gelişimine önayak olarak yeni istihdam olanakları sunan ve büyüyen sektörler yaratması. Son olarak da Almanya bir örnek teşkil etmek ve sürdürülebilir bir enerji politikasının ekonomik anlamda da başarılı olabileceğini göstermek istiyor. Zira iklim ve kaynakların korunması bu konuda katılım gösteren ülkelerin sayısı ne kadar fazla olursa o kadar etkili olacaktır.

Enerjide dönüşüm diğer ülkelerde kimi zaman zengin bir 
ülkenin “romantik bir macerası” olarak yorumlanabiliyor. Almanya enerjide dönüşümle enerji tedariği konusundaki güvenliğini tehlikeye mi atıyor?

Hayır. Enerji tedariğinin güvence altında olması tam da Almanya gibi bir sanayi ülkesi için çok önemli ve tüm dünya genelinde 
çok üst bir seviyede. Biz bunun gelecekte de böyle kalması için 
çalışıyoruz. Önümüzde başetmemiz gereken yeni zorluklar var: Geleneksel enerji kaynakları, dağıtım ağı ve yenilenebilir kaynaklarının birbiriyle daha iyi koordine edilmesi ve arz-talep ilişkisinin dengelenmesi gerekiyor. Bu gerekliliklerin üstesinden gelinebilmesi için mevcut sistemde kimi önemli yeniliklere ve gelişmelere ihtiyaç var.

Enerjide dönüşüm yeni yasama döneminin en önemli pro­jelerinden biri olmasının yanısıra koalisyon sözleşmesinde de ayrıntılı olarak ele alınıyor. Sizin bakanlığınız yeniden yapılandırıldı ve enerjide dönüşümde merkezi bir rol oynaması hedefleniyor. Bu yapısal değişiklikten beklentiniz nedir? Ve enerjide dönüşümün uygulanması için ne gibi hedefler belirlediniz?

Enerjide söz sahibi kurumların birleştirilerek yeni bir federal ekonomi ve enerji bakanlığı çatısı altında bir araya getirilmesi enerjide dönüşümün başarıyla uygulanabilmesi için önemli bir gereklilik. Yenilenebilir enerjiler, enerji verimliliği, enerji altyapısı (dağıtım ağı ve santraller) ve enerji yasası gibi alanlar artık tek çatı altında. Bu sayede yenilenebilir enerjiler yasasında yapılması elzem köklü reform gibi meselelere “tek elden çıkma bir enerji politikası” aracılığıyla artık kararlı bir şekilde müdahale edebiliriz. Enerjide dönüşümün hayata geçirilmesinde enerji tedariği güvencesi ve karlılığın yanısıra çevreye duyarlılık ve iklimin korunması gibi hedefler eşit ölçüde önem taşıyor. Bu bizim sürekli olarak kerteriz aldığımız “enerji politikası üçgeni”ni oluşturuyor.

Pek çok ülke 1990’lardan bu yana yürürlükte olan EEG’yi (Yenilenebilir Enerjiler Yasası) kendi yasaları için örnek aldı. Buna rağmen yasa miadını doldurdu. Siz bunun yerine “EEG 2.0”ı getirmeyi planlıyorsunuz. Ne gibi temel değişiklikler öngörülüyor?

EEG yenilenebilir enerjileri, kıyıda köşede kalmış bir sektör konumundan yüzde 25’lik bir payla Alman elektrik üretiminin taşıyıcı ayaklarından biri haline getirerek başarıya ulaştı. Bu enerjiler çok uzak olmayan bir zamanda elektrik üretiminin asli kaynağı haline gelecekler. Fakat gene de yapılandırmanın başarıyla 
sürdürülebilmesi için EEG’nin gözden geçirilerek pazar kosullarına uygun şekilde yeniden düzenlenmesi şart. Yeni federal kabine 22 Ocakta bu doğrultuda köklü EEG reformunun ana hatlarını belirledi. Yasa değişikliğinde özellikle maliyet artışının ciddi ölçüde yavaşlatılması, maliyetin adil dağılımı, yenilenebilir enerjilerin yapılandırılmasının planlı yönetimi ve bunların pazar entegras­yonunun hızlandırılması ön planda olacak. Bu noktalar, enerjide dönüşümün toplumda halihazırda gördüğü büyük kabulü tehlikeye atmamak adına da önemli bir nokta.

Bugüne kadar yoğun enerji ihtiyacı olan pek çok şirket ekolojik enerji katkı payından kısmen muaftı. Şu anda bu alanda değişiklikler yapılması gündemde. Bu durum, rekabet koşullarının kötüleşmesine yol açmayacak mı?

Kesin olan bir şey var ki özellikle de Alman firmaları diğer ülkelere göre oldukça yüksek olan elektrik fiyatları göz önünde bulundurulduğunda yoğun enerji kullanan kuruluşları için EEG katkı 
payından kısmi muafiyet olanağının korunması zorunludur ve korunacaktır da. EEG bünyesineki bu özel dengeleme düzenlemesi sanayimizin rekabet gücünün ve buna bağlı olarak istihdam olanaklarının korunması bağlamında son derece büyük önem arz 
ediyor. Fakat biz yükümlülük sınırlamasını yalnızca rekabet koşulları dolayısıyla gerçekten buna ihtiyaç duyan şirketlerle sınırlamak istiyoruz. Zira katkı payından muaf şirketlerin sayısı arttığı ölçüde geri kalan tüketicilerin ödemek zorunda oldukları miktar artıyor.

Almanya’da enerjide dönüşüm konusunda hem partiler üstü bir konsensüs hem de tüketicilerin desteği var. Buna rağmen doğru yolun ne olduğu konusunda tartışmalar sürüyor. 
Yenilenebilir enerjilerin teşvikine yönelik planlanan yasa değişiklikleriyle mevcut istihdamı tehlikeye atacağınıza 
yönelik eleştiriler var. Buna cevabınız nedir?

Enerjide dönüşüm Almanya için pek çok şans kapısı açıyor. 
Özellikle de yenilenebilir enerjiler ve enerji verimliliği teknoloji­leri alanlarında uluslalarası alanda rekabet gücü yüksek yeni teknolojiler geliştirmeyi başardık. Bu sayede yeni iş alanları ve 
istihdam oluşması da sağlandı. Yenilenebilir enerjiler Almanya’daki elektrik üretimini belirleyen teknoloji alanı olma yolunda başarıyla ilerliyor.

Ekonomi bakanı olarak enerjide dönüşümü iktisadi anlamda da başarılı hale getirmek istiyorsunuz. Bu nasıl gerekleştirilebilir? Ayrıca enerjide dönüşümün uluslararası rekabette avantaj sağlama olasılığı nedir?

Enerjide dönüşümü başarıya ulaştırmamız ve aynı zamanda hem elektrik tedariğinin güvencesini hem de Alman şirketlerinin rekabet gücünü arttırmalıyız. Tam da enerjide dönüşümün bedavaya gelmeyeceği aşikar olduğundan karlılık ilkesi dönüşümün hayata geçirilmesinde merkezi br kriter olmak zorunda. Eğer bu zorluğun üstesinden başarıyla gelebilirsek enrjide dönüşüm politikamızın tüm dünyada örnek alınması da kuvvetle muhtemel olacaktır.

Rüzgar ve güneşin güçlü olduğu günlerde kimi zaman o kadar çok elektrik üretiliyor ki, neredeyse bedavaya geliyor. Enerji firmaları santrallerin kar verimsizliğinden yakınıyor. Hem çevrenin, hem tüketicinin hem de enerji firmalarının aynı anda kar edebileceği yeni bir enerji pazarı sizce nasıl olmalı?

Öncelikle bugüne kadar kayda değer miktarda fazla enerji üretimi neredeyse olmadı ve buna bağlı çok düşük elektrik fiyatları yıl 
içerisinde yalnızca birkaç saatle sınırlı kaldı. Gene de yenilenebilir enerjilerin payı artarken bunların konvasiyonel elektrik üreti­miyle, dağıtım ağıyla ve taleple daha iyi koordine edilmesi gerekiyor. Neticede fosil yakıtla çalışan esnek santraller, yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimindeki dalgalanmalar başka bir 
alternatifle dengelenene kadar enerji tedariğinn güvence altında olması için kullanılmaya devam edecek. Konvansiyonel elektrik santrallerinin karlılığı yenilenebilir enerjilerin büyük bir hızla 
yapılandırılması, Alman ve Avrupa elektrik pazarındaki kapasitenin mevcut doygunluğu ve düşen emisyon sertifikası fiyatları 
gibi sebeplerle azaldı. Bu durumun gözden geçirilmesi gerekiyor. Avrupalı komşularımızla birlikte ortaya koyulacak bir çözüm bu noktada ideal olurdu.

AB enerji üretimini düşük sera gazı salımı doğrultusunda 
yapılandırmayı hedeflese de 28 üye ülkeye bunun nasıl 
hayata geçirileceği konusunda herhangi bir talimat vermek istemiyor. Diğer ülkeler hala atom enerjisine yatırım 
yaparken Almanya’nın tek başına enerjide dönüşüme 
yatırım yapması anlamlı mı?

AB halihazırda enerji politikası alanında önemli çerçeve koşulları belirlemiş durumda. Enerji politikası hedefleri de Avrupa Birliği düzleminde belirleyici ölçüde şekillendiriliyor. 2030 İklim ve Enerji Çerçevesi ve bununla ilişkili olarak sera gazı salımının 
azaltılması, yenilenebilir enerjilerin yapılandırılması ve enerji verimliliğinin arttırılması konularındaki hedeflerin belirlenmesi üzerine yürütülen güncel tartışma da bunun bir örneği. Bu gelişmeler, Avrupa’nın iddialı bir iklim ve enerji stratejisi izlemesi için önemli. Buna karşın ulusal enerji kaynklarını oluşturan yelpazeye ilişkin kararlar üye ülkelerin kendilerine ait. Biz Almanya olarak enerjide dönüşümle Avrupa’da karbondioksit salımının bertaraf edilmesi stratejisinn hayata geçirilmesi konusunda net bir tavır belirledik.

Enerjide dönüşüm Avrupa ülkelerinin bir bölümünde çok da büyük bir coşkuyla karşılanmıyor. Özellikle de komşu ülkeleri katılıma ikna etmek için neler yapılabilir?

Yurtdışında yaptığım pek çok konuşmada enerjide dönüşüm konusuna değinildiği doğru. Buna dönüşümle bağlantılı zorluklar da dahil elbette. Fakat bu aynı zamanda ortak çözümler üretilmesine yönelik büyük bir ilginin olduğuna da işaret ediyor. Benim için enerjide dönüşümün Avrupa düzleminde değerlendirilip ele alınması ve atılan tüm adımlarda sınırlar ötesi ve uluslararası perspektifin göz önünde tutulması büyük önem arzediyor. Almanya Avrupa’daki merkezi konumu dolayısıyla birlik içi enerji pazarı ve komşu ülkelerle sınır ötesi dağıtım ağı bağlantıları açısından enerji ekonomisi ve politikası bağlamında pek çok bağlantıya sahip. Biz enerjide dönüşümü tek başımıza şekillendiremeyeceğimizin bilincindeyiz ve böyle bir niyetimiz de yok. Bu sebepten enerji politikası alanındaki tedbirlerimizi düzenli olarak komşu ülkelerle müzakere ediyor, bunları AB bünyesinde tartışmaya açıyor ve sınr komşularımızla bir dizi ortak enerji politikası projesi yürütüyoruz. Hedefimiz bu işbirliğini daha da ileri götürmek.

Federal Yönetim kendi enerji araştırma programını başlattı. Bunun sebebi nedir ve programın ağırlık verdiği noktalar neler?

Enerji araştırmalarını enerji politikamız açısından önemli bir stratejik öğe olarak görüyor ve bundan dolayı iki önemli ayak olan enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiler üzerinde yükselen enerji dönüşümüne yönelik yapılandırıyoruz. Federal Yönetim’in enerji araştırmaları programı özellikle doğrudan enerji dönüşümüyle bağlantılı alanlardaki geniş kapsamlı ve sistem bazlı çalışmaları bir araya getirerek ileri bir seviyede sürdürelecek. Enerji araştırmalarının teşvik edilmesindeki hedef yenilikçi teknolojilerin gelişimini hızlandırmak ve maliyet azaltılması ve tedarik güvencesinin hızla enerjide dönüşüm yararına kullanılabilir hale gelmesine yönelik potansiyeli kullanmak.

Röportaj: Janet Schayan, Martin Orth