Ana içeriğe geç

Siyasetin merkezi Berlin

İki Türk genci, yeniden birleşmeden 25 yıl sonra Almanya’yı tanıyorlar.

23.06.2015

Noyan Er, “çok şanslı” olduğunu söylüyor. Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert’in yanında staj yapmanın ona CDU’lu (muhafazakar çizgideki Hıristiyan Demokrat Parti) politikacının meclis üyesi ve meclis başkanı olarak yaptığı çalışmaları yakından tanımasına olanak sağladığını belirtiyor. Noyan Er Uluslararası Parlamento Bursu (IPS) programına katılan ilk dört Türk’ten biri ve 2015 Martı başından beri beş aylığına Berlin’de. Alman Federal Meclisi ile Berlin Hür Üni­versitesi, Humboldt Üniversitesi ve Berlin Teknik Üniversitesi’nin işbirliğiyle, kırk farklı ülkeden genç üniversite mezunlarına yılda yaklaşık 120 burs veriyor. Türkiye 2015’te ilk kez programa dahil oldu.

Noyan Er ilk kez dört yıl önce Berlin’de bulunmuş, o zaman sadece turist olarak. Kentin bir zamanlar bölünmüş olduğu ilk bakışta belli olmuyor diyor. Buna karşılık dikkatini çeken başka şeyler olmuş: çok sayıda grafiti, çok sayıda inşaat alanı ve insanların çe­şitliliği. “Burada herkesin istediği gibi yaşayabildiği izlenimi edindim.” Bu genç Türk’ün özellikle hoşuna giden bir şey bu. Noyan Er aslında maden mühendisi. ODTÜ’de henüz öğrenciliği sırasında Radyo ODTÜ için çalışmaya başlamış ve öğrenimi bittiğinde medya sektöründe çalışmaya karar vermiş. Siyasi muhabirlikte ilerlemeyi amaçlamış. Berlin’de bulunuşunun daha ilk haftalarında genelde Almanya’daki, özelde de Federal Meclis’teki siyasi kültürü gözlemleme fırsatı bulmuş.

Noyan Er, kısa süre önce Norbert Lammert’e bir resepsiyonda eşlik ettiğinde ve CDU’lu siyasetçinin Sol Parti grup başkanı Gregor Gysi’yle şakalaşmasına tanık olduğunda şaşırmış. Hükümet partisinin ve muhalefetin üyelerinin gerginlikten uzak birarada olmalarını ve birlikte gülmelerini dikkate değer buluyor. Olumlu olarak dikkatini çeken bir şey de parti meclis grupları içindeki “çok seslilik” ve siyasetçilerin parti çizgisinden sapan görüşlerini rahatlıkla açıklamaları. Noyan Er şunu vurguluyor: “Hükümet ve muhalefet milletvekilleri (farklı pozisyonlarına rağmen) bir ekip etkisi yaratıyor benim üzerimde.”

Bir parti içindeki çok seslilik ve görüş çeşitliliği Burak Doğan’ın da kısa süre içinde dikkatini çekmiş. O da IPS programı çerçevesinde stajını Oliver Wittke’nin Federal Meclis’teki ofisinde yapıyor. CDU’lu politikacının Kocaeli Üniversitesi’nden bir delegasyonla görüşmesinde çeviri yapmış ve gelecekteki mesleği için deneyim toplamış. Alman turistlerin gözde tatil yerlerinden Antalya’dan gelen Doğan’da “Alman diline bir ilgi” oluşmuş ve sonuçta mütercim-tercümanlık öğrenimi görmüş. Şu sıralar Mainz Üniversitesi’nde yüksek lisansını yapıyor ve ileride Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmak istiyor.

İki Almanya’nın birleşmesinden iki yıl önce dünyaya gelen Burak Doğan, Alman tarihinin bu bölümüyle öğrenimi sırasında bilgilenmiş. “Ben bilgi edindim, ama yaşananları elbette içimde hissedemedim.” diyor. Ama Almanya’nın kendisi için siyasi kültür ve bilim yuvası olmakla eş anlamlı hale geldiğini belirtiyor. Ülkede edindiği deneyimlerin de bu kanaatini doğruladığını söylüyor. Özellikle Berlin’de her akşam onun ilgisini çekecek bir etkinliğe katılabiliyor ve kendisini siyasi ve kültürel açıdan geliştirebiliyor. Dikkatini çeken şeylerden biri de siyasi vakıfların çalışmalarının çok yönlülüğü. “Değerlendirebildiğim kadarıyla bu vakıflar belli partilere yakın dursalar da parti çizgisine tabi değiller.” diyor. Burak Doğan, Federal Meclis’te yaptığı sadece iki aylık stajındaki gözlemlerini genelleştirmek istemediği için bilinçli olarak dikkatli konuşuyor. Birçok noktada onun “Almanya’nın siyasi can damarı” Berlin’le ilgili algıladıkları Noyan Er’inkilerle örtüşüyor. Farklı düştükleri bir konu, Batı ile Doğu arasında hala bir fark olup olmadığı: “Mimaride bunu görebilirsiniz: Kentin doğu tarafında tekdüze bina blokları fazlasıyla mevcut.”