“Almanya tekrar güçlü bir ortak olarak hazır”
Almanya Şansölyesi Friedrich Merz Avrupa’nın ekonomik olarak en güçlü ve nüfus bakımından en kalabalık ülkesinden beklentileri karşılamak istiyor.

Sayın Almanya Şansölyesi, önümüzdeki yıllarda hangi konulara ağırlık vermek istiyorsunuz?
Almanya’da insanlara yeni bir güvenlik ve geleceğe güven duygusu vermek istiyorum. Özgürlüğün ve barışın hüküm sürdüğü bir Avrupa tüm kuşakların yaşamaktan ve çalışmaktan keyif aldığı bir Almanya: Siyasi çalışmalarımın rol modeli işte bu. Almanya’nın gücü ekonomik gücümüze dayanıyor. Bu nedenle Alman ekonomisinin rekabetçiliğini güçlendirmek ve nihayetinde tekrar büyüme sağlamak en büyük öncelik. Bunun için şirketlerimizin yükünü hafifletiyor, altyapıya yatırım yapıyor ve çalışmaların ve emeğin tekrar karşılığının alınmasını sağlıyoruz. İkinci büyük meydan okuma ise güçlü bir Bundeswehr (Alman Ordusu) ve Avrupa’daki ve dünya çapındaki ortaklarımızla yakın işbirliği içinde Almanya’nın savunma becerisini sağlamak. Dünyada kökten bir yeniden düzenin oluştuğu zamanlarda yaşıyoruz. Bu dünyayı şekillendirilmesine kendi anlayışımızda pay sahibi olmak, Federal Hükümet’in en büyük görevlerinden biri. Ve son olarak göç politikasında köklü bir rota değişikliği sağlıyoruz: Almanya’nın gücü açık toplumumuza dayanıyor. Ama bu, koruduğumuz sınırları şart koşuyor. Ve uygulamamız gereken kurallar.
Koalisyon ortağınızla uzlaşarak Federal Şansölyelik’te Milli Güvenlik Kurulu oluşturdunuz. Bu kurul hangi rolleri üstleniyor?
Bugün güvenliğimiz çok boyutlu meydan okumalarla karşı karşıya: hem içeride hem dışarıda, ekonomik bağımlılıklar, hibrit saldırılar ve kritik altyapımıza yönelik tehditler nedeniyle. Milli Güvenlik Kurulu yeni güvenlik politikasının önemli bir unsuru olacak çünkü orada güvenlikle ilgili kapsamlı sorular istişare edilecek ve ortak kararlar alınacak. Buna yönelik olarak ortak bir durum değerlendirmesi yapmak için Federal bakanlıklardan ve güvenlik yetkililerinden uzmanları bir araya getiriyoruz. Ayrıca düşünce kuruluşlarındaki ve üniversitelerdeki uzmanların alan bilgilerini de dikkate alıyoruz. Amacımız krizlere daha iyi hazırlanmak ve kriz durumlarında önceye kıyasla daha hızlı ve daha bilinçli hareket etmek. Bu sayede Milli Güvenlik Kurulu Almanya’da siyaset, ekonomi ve toplumsal konularda acilen ihtiyaç duyduğumuz stratejik karar alma kültürüne de bir katkı sağlayacak.
Lider bir orta güç olmak istiyoruz ve bunu başarabiliriz.
İlk hükümet açıklamanızda dış politikaya bir ağırlık verdiniz. Bu sizin için neden önemli?
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü işgal savaşı neredeyse üç buçuk yıldır sürüyor. Tüm dünyadaki otoriter devletler, liberal demokrasilerin etkisini ortadan kaldırmaya çalışıyor. Aynı zamanda transatlantik ilişkilerde de bazı teamüller sorgulanır durumuna geldi. Anlatmaya çalıştığım şey aslında şu: Önümüzdeki yıllarda özgürlükçü dünyanın geleceği söz konusu. Ve bu geleceğin nasıl görüneceği, Almanya’daki kararlarımıza da bağlı. Biz Avrupa Birliği’nin ekonomik olarak en güçlü ve nüfus bakımından en kalabalık ülkesiyiz. Diğer üye devletlerin beklentileri de bununla örtüşüyor. Biz bu sorumluluğun üstesinden gelmek istiyoruz. Bu nedenle hükümete geldiğim ilk andan itibaren bir işareti vermek benim için önemliydi: Almanya tekrar güçlü bir ortak olarak hazır. Avrupa’da barışı güvence altına almak için Avrupalı müttefiklerimizle omuz omuza elimizden gelen her şeyi yapacağız. Yönetim sorumluluğunu üstlenmeye hazırız. Uzun bir süredir uykuda bir orta güçtük. Lider bir orta güç olmak istiyoruz ve bunu başarabiliriz.
Güç, saldırganları yıldırır, zayıflık ise saldırganları davet eder.
İlk seyahatinizi Paris’e ve Varşova’ya yaptınız. Önümüzdeki yıllarda Avrupa işbirliğinin nasıl bir önemi olmalı?
Birleşmiş bir Avrupa özgürlük, barış ve refah için en büyük değerimizdir. Günümüzde bu hiç olmadığı kadar geçerli. Avrupa iç piyasasında çok daha iyi değerlendirmek istediğimiz devasa bir büyüme potansiyeli yatıyor. Aynı şekilde ortak dış sınırlarımızı daha iyi korumak ve güvenlik ve savunma konularında çok daha yakın işbirliği yapmak merkezi bir öneme sahip. Paris’te, Varşova’da ve pek çok dost ve müttefikle tüm bu konular üzerinde büyük bir mutabakat olduğunu gördüm. Hepimiz şunu açıkça biliyoruz: Güç, saldırganları yıldırır, zayıflık ise saldırganları davet eder. Yalnızca ortak değerler ve çıkarlarla bir arada duran güçlü ve birleşmiş bir Avrupa ABF gibi ortaklarla veya Çin gibi rakiplerle eşit şartlarda karşı karşıya gelebilir. Ve bizim hedefimiz de tam olarak bu.