Ana içeriğe geç

Geleceğe yönelik yeni imkanların ­oluşturulmasında tamamlayıcı bir parça

Federal Hükümet, Türkiye’de bulunan mülteciler için çok çeşitli girişimlerde bulunuyor

12.01.2016

Birleşmiş Milletler verilerine göre şu an Türkiye’de kayıtlı olan mültecilerin sayısı yaklaşık 2,3 milyon. Dünya genelinde en çok insani yardım sağlayan ülke sıralamasında üçüncü olan Almanya da, bu konuda Türkiye’de yoğun girişimlerde bulunuyor. Federal Hükümet’in insani yardım paketleri Dışişleri Bakanlığı tarafından koordine ve finanse ediliyor. Gıda ve sağlık yardımı, ayrıca da kış aylarında gerekli olan ihtiyaçların karşılanmasıyla muhtaç insanların temel ihtiyaçları karşılanmış oluyor. Bu süreçte git gide daha çok yenilikçi insani yardım araçlarının kullanıldığı gözlemleniyor: örneğin “Nakit Para Programları” sayesinde ­ihtiyaç sahipleri, ihtiyaçlarını kendilerine en uygun şekilde giderebiliyorlar.

Almanya’nın Türkiye’deki Suriyeli mülteciler için insani yardım kaynaklarından 2012’den beri sağladığı destek, 70 milyon Avro’yu geçti. Bunun yaklaşık 35 milyonu 2015’te sağlandı. BM Dünya Gıda Programı ya da BM Mülteciler Yüksek Komiserliği yardım tedbirlerinin yanısıra Dışişleri Bakanlığı üzerinden Kızıl Haç/Kızılay Hareketi projeleriyle Alman ya da yabancı STK’ların projeleri de destekleniyor. Toplam olarak Dışişleri Bakanlığı 2012’ten beri Suriye krizi bağlamındaki projelere 600 milyon Avro’nun üzerinde mali destekte bulundu.

Suriyeli mülteci çocuklar okullarını düşündüklerinde genelde uzun zamandır görmedikleri bir yeri düşünüyor oluyorlar. Türkiye’de kayıtlı olan mülteci çocuklarının 700.000’i okul çağında. Fakat Türkiye’deki mültecilerin yaşadığı ilçelerde bu çocukların sadece beşte biri okula gidebiliyor. Türk hükümeti, Suriyeli ­çocukların Türk okul sistemine dahil olmalarını mümkün kılacak tedbirler almış olmasına, bazı devlet okullarına, öğretmenlerin öğleden sonra Suriyeli çocuklara ders verdiği iki vardiyalı bir sistem getirilmiş olmasına rağmen, bu yapılanlar yeterli gelmiyor.

Gaziantep’te mültecilerin yaşadığı çeşitli ilçelerdeki çocuklar için artık yeni bir umut ışığı daha doğdu: bir eğitim programı sayesinde çocuklar dört devlet ilköğretim okulunda ek olarak dil ve özel destek eğitimi alabilecekler. Travma yaşamış mülteci çocuklar ayrıca psikososyal destek de alacak. Söz konusu eğitim programından sağlanan kaynakla okullara yeni mobilyalar alınıyor, öğretmenlerin ilgili konulardaki eğitimleri finanse ediliyor. Bu imkanlardan 1.500 Suriyeli ve 2.000 Türk çocuğu faydalanabilecek. Ayrıca program bağlamında, mülteciler ve yerel ­halkın yakınlaşmasını sağlamak amacıyla sportif, müzikal ve kültürel etkinlikler de düzenlenecek.

Eğitim programı, mültecilere, bağımsız bir şekilde sürdürebilecekleri bir hayata dair gelecek imkanlarının nasıl sunulabileceğini gösteren bir örnek. Federal Almanya Ekonomik Gelişme ve İşbirliği Bakan­lığı (BMZ) bu programı, “Kaçış nedenleriyle müca­dele - Mültecilerin yeniden entegrasyonu” özel girişimi çerçevesinde destekliyor. BMZ’den projeye 1,4 milyon Avro aktarılıyor. Bakanlığın bu özel girişimi toplam 19 ülkede insanlara destek sağlıyor 
ve bölgeler üstü pek çok projeye destek veriyor. Türkiye’nin yanısıra örneğin Irak, Mısır, Lübnan ve Ürdün de yardım tedbirlerinden faydalanabiliyor. 2014’te başlatılmış olan özel girişim için toplam olarak 330 milyon Avro ayrılmış durumda. Münferit projelerin uzunluğu 5 yıla kadar çıkabiliyor.

Bakanlık sözcüsünün ifade ettiğine göre, “BMZ, mülteciler özel girişimiyle, çatışmaların hiç ortaya çıkmamasına, şiddetlenerek insanları yurtlarını terk etmeye mecbur bırakacak hale gelmemelerine katkıda bulunmaya taşıyor.” Yetkili, programın ayrıca, mülteci hareketlerinin süreçten etkilenen tüm taraflar üzerindeki olumsuz etkilerini yumuşatma konusunda yardımcı olmak için oluşturulduğunu belirtiyor. Amaç, ortaklarla işbirliği içerisinde, insanların yurtlarını terk etmelerine neden olan etkenlerle mücadele etmek ve mültecileri kabul eden bölgelerdeki istikrarı sağlamak. Girişimin ayrıca insanların yeni yurtlarında entegre olmalarına ya da memleketlerinde yeniden yerleşmelerine katkıda bulunması amaçlanıyor. Belirtilen bu amaçlara varabilmek için çeşitli alanlarda projeler başlatılmış durumda: yetkinliklerini geliştirmek isteyen kadın ve erkekler için sunulan eğitim programları ya da su ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesini, insanlara psikolojik destek sunulmasını amaçlayan projeler bulunuyor. Bunların yanısıra ayrıca barış ve uzlaşım projeleri de söz konusu.

Türkiye’de mesleki yönlendirme atölyelerine ve mesleki eğitim kurslarına katılan gençlerin sayısı 800’ü buluyor. Irak’ta 3000 çocuk psikososyal destek görebiliyor ve çocuk dostu ortamlarda bulunabiliyor. Girişim burada ayrıca, okul ya da sağlık merkezi gibi 35 kurumun yeniden inşası ve donanımı için de mali destek sağlıyor. Özel girişim, artan mülteci sayısı karşısından oluşturulmuş bir oluşum: dünya üzerinde şu an yaklaşık 60 milyon insan, savaştan kaçmak için ya da baskı ve zulüm gördükleri için yurdunu terk etmek zorunda kalmış durumda. İnsanlar şiddetten kaçıyor ya da iklim değişikliğinin yol açtığı sonuçlardan. Her on mülteciden dokuzu, gelişmekte olan ülkelerden birinde yaşıyor.

Bilim ve Politika Vakfı göç araştırmacısı Steffen An­genendt, mültecilerin kabul edildiği bu bölgelerin desteklenmeleri gerektiğini vurguluyor. “Buralarda genelde az sayıda okul mevcut, ayrıca iyi bir sağlık hizmeti ya da işleyen bir yönetim de söz konusu değil” diyen Angenendt, mültecilerin bu bölgelerde çoğu zaman uzun süreler kaldığını da belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Tam da bu yüzden, bu insanlara, bulundukları yerde geleceğe ilişkin bir takım umutların, imkanların varlığının gösterilmesi gerekir. Yoksa bu insanlar yeniden yollara düşecektir.” Araştırmacının ifade ettiğine göre göç konulu araştırmalar, bir kere bir yerden kaçmış olan insanların yeniden yola düşme konusunda yine hazır olacağını gösteriyor.

Angenendt’ın da vurguladığı üzere özellikle de eğitim alanındaki çabalar çok önemli: “Genç mültecilerin çoğu uzun zamandır okula gitmiyor. Bu gençlere yardım edilemezse, potansiyellerini kullanamayacaklar ve kayıp bir gençlik yetişmiş olacak.” Etkilenen bölgelere desteğin önemli oluşunun bir nedeni de, buralarda mültecilerin sıkça yerel halk ile mevcut kaynaklar konusunda rekabete girme durumunda olması. Bu durum, örneğin gıda ve eğitim gibi konularda çatışmaların ortaya çıkmasına yol açabiliyor.

Bu çatışmaların engellenebilmesi için BMZ özel girişim kapsamında çeşitli ortaklarla birlikte çalışıyor. Söz konusu ortaklar arasında örneğin AB Komisyonu’nun yanısıra Yeniden Yapılanma Kredi Kurumu (kfW ) ya da Alman Uluslararası İşbirliği ­Kurumu (GIZ) gibi Alman kurumlar da bulunuyor. Ayrıca, uluslararası kuruluşlar, BM kuruluşları, üniversiteler, düşünce kuruluşları, STK’lar, vakıflar, kiliseler ve mülteci akınından etkilenen ülkelerin hükümetleri de ortaklar arasında bulunuyor. Özel girişim, BMZ’nin mültecilere geleceğe yönelik imkanlar sunmak için oluşturduğu tamamlayıcı parçalardan biri. İçinde bulunulan yasama döneminde Federal Ekonomik Gelişme ve İşbirliği Bakanlığı, mültecilerin geldiği ve kabul edildiği ülkelerde toplam 12 milyar Avro’yu aşan kaynak kullanımını hedefliyor.

 

AB ve Türkiye’nin ortak eylem planı

2015 Kasımı sonunda düzenlenen AB-Türkiye Zir­vesi’nde, AB ve Türkiye, Avrupa’ya gerçekleşen mülteci akınını hafifletmek için somut bir eylem planı üzerinde anlaşmaya vardı. AB, üç milyar Avroluk bir yardımla Türkiye’deki yaklaşık 2 milyon mülteciyi ve mültecilerin kabul edildiği ilçeleri destekleyecek. Bunun karşılığında da Ankara, kıyılarını daha iyi koruma ve insan kaçakçılarına karşı daha etkin bir şekilde harekete geçme sözü verdi. Zirveden çıkan bu sonuçlara dayanarak Şansölye Angela Merkel, zirve buluşmasını, “mülteci kriziyle mücadelede Avrupa ve uluslararası düzlemlerde gösterilen çabaların tamamlayıcı önemli parçalarından biri” olarak nitelendirdi. Merkel daha önce de Par­lamento’da yaptığı bir konuşmasında, mülteci kriziyle mücadeleye yönelik uluslararası girişimler konusunda Türkiye’yi, AB’nin kilit role sahip bir ortağı olarak nite­lendirmişti. Şansölye toplantı sonrasında, Brüksel Zirvesi’nde karara bağlanan Türkiye’ye sağlanacak mali yardımın daha iyi bir sağlık hizmeti sunmada ve mülteci çocuklarının eğitim imkanları iyileştirmede kullanılabileceğini belirtti. ­Mültecilerin Avrupa’ya devam etmelerinin önüne geçilebilmeli. Ayrıca Türkiye’yle ortaklaşa bir şekilde denizden kurtarma operasyonları, sınır koruma ve insan kaçak­çılığıyla mücadele de güçlendirilmeli.