Keşfetmeyle gelen keyif
Metropoller dışında, Bonn, Kassel, Halle gibi orta büyüklükteki kentler de kültürleri ve yaşattıkları fikirleriyle çekim merkezi.
Rothenburg ob der Tauber, Berlin, Dresden, Hamburg ve Münih... Alman Turizm Merkezi tarafından yapılan bir sıralamaya göre yurtdışından gelen turistler Almanya’da en çok bu beş kenti gezmeyi seviyor. Öte yandan ters yönde gözlemlenen bir trend de söz konusu: ana akım turistik yerlerin ötesinde, orta büyüklükteki kentlere seyahat edenlerin sayısı her geçen gün daha da artıyor.
Örneğin ikisi de Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde bulunan Bonn ve Aachen’daki geceleme sayılarında çift haneli bir yükseliş yaşanıyor. Bonn, özellikle de Beethoven sayesinde ilgi gören bir kent: bestecinin doğduğu ev burada bulunuyor. Beethoven Evi, bestecinin hayatı ve eserleri hakkında dünyanın en büyük koleksiyonuna sahip. Şarlman'ın mezarının bulunduğu Aachen Katedrali ise UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan ilk Alman yapı.
documenta ve dünya kaplıca kenti arasındaki Hessen
Kuzey Ren-Vestfalya’nın komşu eyaleti Hessen’de de Kassel yer alıyor. Her beş yılda bir düzenlenen dünyanın en büyük modern sanat sergisi documenta kenti ön plana çıkarıyor, ancak burası documenta dışında da gezilmesi gereken bir kent olarak adından söz ettiriyor. Öne çıkan mekanlarından biri, 2015 yılında açılan ve Jacob ve Wilhelm Grimm kardeşlerin hayatlarını ve eserlerini sunan Grimmwelt Müzesi (Grimm Dünyası Müzesi). Sergiyi ziyaret edenler karşılarında bir masal müzesinin çok daha ötesinde bir şey buluyor; ziyaretçiler burada, Alman diline tutkuyla bağlı olmuş olan ve bugün dünya çapında bir üne sahip bir masal koleksiyonu yaratmış, ayrılmaz iki kardeşi tanıyor. Grimmwelt’in aktarım ve didaktik sorumlusu Julia Ronge sergide yer alan en önemli parçalardan birinin, masal koleksiyonunun Grimm Kardeşler tarafından el yazısıyla yazılmış notlarının da yer aldığı kişisel çalışma kopyaları olduğunu belirtiyor.
Kassel’in yaklaşık 200 km güneyindeyse Hessen eyaletinin başkenti Wiesbaden yer alıyor. 280.000 nüfuslu kent, bir zamanlar sahip olduğu “dünya kaplıca kenti” unvanının getirdiği zarafeti hala taşıyor. 1900 civarında Avrupa’nın yüksek sosyetesi dinlenmek, keyif yapmak için buraya, “Kuzeyin Nice’ine” gelirmiş. Bugün kaplıcalar hala fokurdamaya, keyif yapma arzusu da aynen var olmaya devam ediyor: Kent merkezinde sayısız hoş şarap barı, kafe ve restoran bulunuyor. Günün sonunda komşu Rheingau’dan gelenler burada bir kadeh Riesling için buluşuyor. Bu arada, ilk romantikler de bu bölge hakkında övgüler yağdırıyordu. Hiç de şaşırtıcı değil, zira Ren nehrinin bu orta kısmı adalarla dolu ve 800 metreden fazla ene sahip.
Gökyüzü diskinin çekim gücü
Toprağın altında gizli kalmış bir parça gökyüzü; Saksonya-Anhalt eyaletinin en çok ziyaret çeken buluntularından biri. Nebra Gökyüzü Diski’nin 3.600 yaşında olduğu tahmin ediliyor. Güneş, gökyüzü, ay ve yıldızları gösteren disk, astronomik olayların bugüne kadarki en eski somut temsili. 1999 yılında metal detektörle arama yapan kişiler tarafından Nebra yakınlarındaki Mittelberg’de bronz bir hazinenin parçası olarak bulunmuş, yasa dışı bir şekilde kazılıp çıkarılarak satılmış olan diski ele geçirmek için polis ve arkeologlar yıllar boyu kaçakçı ve satıcılardan oluşan bir ağın peşine düştü.
Bugün Arche Nebra Müzesiyle gökyüzü diskinin kendine adanmış bir müzesi var, ancak orijinal disk Halle/Saale’deki Tarih Öncesi Müzesi’nde yer alıyor. Halle de turistler tarafından git gide daha çok keşfedilen bir kent: Ne de olsa burada yalnızca gökyüzünün değerli bir parçası değil, aynı zamanda Almanya’nın en büyük pazar meydanlarından birine sahip güzel bir eski kent merkezi de var.
You would like to receive regular information about Germany? Subscribe here:
