Ana içeriğe geç

Babalar ve oğulları

Bazıları ödül kazanan kitaplarda, Türk kökenli birçok Alman yazar aile içi roller, göç ve erkeklik konularını ele alıyor.

Canan TopçuCanan Topçu, 19.10.2023
Dinçer Güçyeter eşi Ayşe ile Leipzig Kitap Fuarı’nda
Dinçer Güçyeter eşi Ayşe ile Leipzig Kitap Fuarı’nda © picture alliance/dpa

Dinçer Güçyeter: “Bizim Almanya Masalımız”

Dinçer Güçyeter’in “Bizim Almanya Masalımız” adlı kitabı roman olarak yayımlansa da yazarın kendisi metnini farklı enstrümanlardan ve seslerden oluşan bir konsere benzetiyor. Bu edebi konserde 1979 yılında Aşağı Ren bölgesindeki Nettetal kasabasında Türk konuk işçilerin oğlu, ailesinin geçmişini farklı perspektiflerden anlatıyor ve eserinde kadınları konuşturuyor. Güçyeter bilinçli olarak erkeklere söz vermediğini, çünkü kadınların onun hayatında var olduğunu ve çok büyük bir etki yarattığını söylüyor.

2023 yılında Leipzig Kitap Fuarı Ödülü’ne layık görülen Güçyeter’in “Almanya Masalı”, Almanya’daki konuk işçi olarak adlandırılan neslin yaşadığı sıkıntıların yanı sıra sevinçleri de, özellikle annesinin perspektifinden anlatıyor. İnsanların neden çalışmak ve tasarruf yapmakla meşgul olduklarını ve entegrasyonun neden bir şeyleri es geçtiğini anlamayı sağlayan bir hikaye.

Fatih Çevikkollu
Fatih Çevikkollu © picture alliance/dpa

Fatih Çevikkollu: “Karton Duvar. Kendi aile örneğimden göçmen işçilerin yaşadığı travma”

Fatih Çevikkollu kabare sanatçısı ve oyuncu olarak tanınıyor. İlk solo programı “Fatihland” ile 2006 yılından itibaren Almanya’da turneye çıktı. Türk kökenli sanatçı “Karton duvar. Kendi aile örneğimden göçmen işçilerin travması” ile Türk kökenli sanatçı şimdi de yazarlar arasına katıldı. Sahne programının aksine kitap pek eğlence türünden değil. 51 yaşındaki sanatçı okurlarını güldürmek değil konuk işçiler için o zamanlar Almanya’ya göçün ne anlama geldiğini örneksel olarak anlatmak istiyor.

Kendi aile hikayesini yazma düşüncesini annesinin ölümü tetiklemiş. Annesi psikoz hastasıymış ve 2017 yılında Türkiye’de hayatını kaybetmiş. Çevikkollu annesinin ve babasının hakkında hiçbir şey bilmediğini fark etti. Kitabında bu durumu şöyle açıklıyor: “Annemi çok sessiz bir kadın olarak hatırlıyorum, biz çocuklarla pek konuşmazdı, babam da öyle ve birbirleriyle de bir şeyleri paylaşmak anlamında konuşmazlardı.” Gündelik yaşam organizeydi, hepsi bu.”

Fikri Anıl Altıntaş
Fikri Anıl Altıntaş © Benjamin Zibner

Fikri Anıl Altıntaş: “Armut Ağacı Sabah Büyür”

Neden olmam gereken adam olamadım? Fikri Anıl Altıntaş bu ve buna benzer soruların cevabını bulmak için yola çıktı. Türk bir göçmenin oğlu olan Altıntaş ilk romanında kendi biyografisini yansıtıyor ve ailesinden - özellikle de babasından - sözünü sakınmıyor. Çünkü Hessen doğumlu 31 yaşındaki yazar “Armut Ağacı Sabah Büyür” adlı kitabında erkekliği konu alıyor. Daha ergenliğinde beklentilere ve kalıplara uygun biri olmadığını fark etti. Gençken bununla mücadele etti, yetişkinliğinde ise bu kalıplara girmek istemedi.

Siyaset eğitimi alan ve yayıncı olarak çalışan Altıntaş otobiyografik kitabıyla insanları kalıplaşmış cinsiyet rolleri ve Müslüman erkekler hakkında kendi varsayımları üzerine düşünmeye itiyor.

Deniz Utlu
Deniz Utlu © Heike Steinweg/Suhrkamp Verlag

Deniz Utlu: “Babanın Denizi”

Deniz Utlu’nun roman “Babanın Denizi” de bir otobiyografi. Hannover şehri, birinci şahıs anlatıcı Yunus’un babası Zeki hakkındaki düşüncelerinin etrafında döndüğü yer. Yunus babası hakkında fazla bir şey bilmiyor. Birinci şahıs anlatıcı, babası hastalandıktan ve iki kez felç geçirdikten sonra, locked-in sendromuna yakalandığında henüz bir çocuktur. Babası sadece göz kapaklarını hareket ettirebilir. 

Yunus ipuçlarının peşine düşer ve babasının kim olduğunu bulmak ister. Bu sırada şunu fark eder: “Ne kadar derine inersem babaya dair hatıralar o kadar anlaşılmaz bir hal alıyor.” Yaklaşık 400 sayfalık bu romanda net cevaplar yok.

“Babanın Denizi” romanında sadece yazarın adı (Türkçe Deniz adı Almanca dilinde Meer anlamına geliyor) değil, Hannover’da doğan ve büyüyen 40 yaşındaki yazarın da vurguladığı gibi aynı zamanda 15 yıllık çalışma da yatıyor.

Necati Öziri
Necati Öziri © picture alliance/dpa

Necati Öziri: “Vatermal”

Necati Öziri'nin ilk eseri olan "Vatermal" de kayıp bir baba hakkında. Deniz Utlu’nun romanından farklı olarak birinci anlatıcı Arda’nın babası ölmemiş, Türkiye’ye geri dönmüştür.

Tedavisi olmayan bir otoimmün hastalığı olan Arda hastanedeki hayatını gözden geçirir, babasına yazdığı hayali mektupta ona kendisini, arkadaşlarını, ablasını ve annesini anlatır. "Eski arkadaşlarının sırtımı sıvazlayıp bir gün senin gibi olacağımı söylediklerinde neler hissettiğimi bilmelisin: Başarısız bir devrimin kahramanı. Bu hikayeleri yazacağım.”

Bu kitap da kurgusal bir roman ve Almanya’daki Türkiye kökenli birinci ve ikinci kuşak insanların hayatını konu alıyor. 1988 doğumlu Necati Öziri bekar annesiyle Ruhr bölgesinde büyüdü ve felsefe, Alman Filolojisi ve Yeni Alman Edebiyatı okudu. Öziri bir oyun yazarı ve özellikle 2013 yılında oyun yazarı asistanı olarak başladığı Berlin’deki Maxim Gorki Tiyatrosu için oyunlar da yazıyor. “Vatermal” kitabı 2023 yılında Alman Kitap Ödülü’ne aday gösterildi.