Ana içeriğe geç

Sanatı 
buluşturan ağ

Karlsruhe Sanat ve Medya Teknolojisi Merkezi (ZKM) “Globale” ile benzersiz bir etkileşim forumu sunuyor.

23.09.2015

Kimileri için küreselleşme tam da böyle bir şey: insanı kısa sürede çepeçevre saracak bir bulut. Bu öyle bir olay ki, yakınımıza geldikçe belirsizleşiyor, zaten dağılmaya yüz tutmuş konturları, yakınlaştıkça iyice siliniyor. Karlsruhe Sanat ve Medya Teknolojisi Merkezi’ndeki (ZKM) sergi 
ve etkinlik serisi “Globale”nin açılışında, merkezin iç avlusunda suni bir bulutun süzülmesi, teknik bir eğlenceden, günümüz imkanlarıyla yapılabilirliğin gösterildiği fantezilerden çok daha fazlasıydı. Alman enerji teknolojisi firması Transsolar ve Japon mimar Tetsuo Kondo, ortaya koydukları “Cloudscapes” (“Bulut Manzaraları”) ile küresel olanın aynı zamanda tamamen somut da olan bir simgesini yaratmış oldu. 300 gün sürecek olan “Globale” etkisini, somut olanla sembolik olan arasındaki gerilimli ilişki alanında yapmayı hedefliyor: 21. yüzyılın yol gösterici, kendinden öncekinin yerini alan eğilimlerini çok perspektifli biçimde deneyimlenebilir 
kılmaya çalışıyor.

ZKM müdürü Peter Weibel ve ekibi, 19. yüzyılın sınırları aşan dünya ser­gilerinde ve 20. Yüzyılın sanat alanının ötesine geçen bienalleri ve “documenta”larında da denenen şeyi, mümkün olan en uç noktaya götürüyor: Burada sanat ve teknik, bilgi ve estetik, temsil ve üretim, hiç olmadığı kadar yakın birbirine. “Globale”nin konsepti, sanatın özerkliği mitosuna ve sanatı, eğitimli bireyin derinlemesine düşünmesinin ürünü olarak gören anlayışına veda etmeye dayanıyor. “Rönesans 2.0”, “Antroposen”, “Dijital Devrim” ya da “Exo-Evolution” (“Exo Evrim”) gibi dikkat çekici kavramlarla “Globale”, referans noktalarının nadir, tanımlamaların belirsiz olduğu sisli sınır bölgelerine doğru ilerliyor. Örneğin sanatçı HA Schult’un, hibrit motorlu bir otomobille çıktığı Paris - Pekin yolculuğunda “kendi kendinin resmini yapan doğa” sloganına sadık kalarak ürettiği ünlü “biyokinetik resimleri”. Sergi salonu “ZKM_Subraum”da ziyaretçiler sanatçının yolculuğunun izini sürebiliyor. Dijital verileri yeni yaşam ortamları olarak ele alan “Infosfer” sergisinin katılımcıları arasında, “Tını ve İmge Dünyaları” çalışmasıyla Japon sanatçı Ryoji Ikeda gibi sanatçıların yanısıra, “Chaos Computer Club” (Kaos Bilgisayar Kulübü) ve “netzpolitik.org” blogu da var. Yerel olanın küresel olandaki rolünü irdeleyen ve ziyaretçilerin moderniteye 
dair düşüncelerini girebildikleri çoklu ortamlı bir bölüme sahip “Reset 
Modernity!” (“Moderniteyi Sıfırla!”) sergisinin küratörlüğü, “Aktör Ağ Kuramı”nın yaratıcılarından sosyolog Bruno Latour tarafından üstlenilmiş.

Çapraz ve zincirleme ilişki, karşılıklı etkileşim, melezleş(tir)me, sanat 
ve kültür olarak teknik; ya da teknik olarak sanat ve kültür... Tüm bunlar, görünüşte “gelecek bilimi”ne özgü ama gerçekte bugüne dair tanılarda bulunma özelliği gösteren “harikalar odası” “Globale”nin merkezi referans noktaları. Serginin kurgusu, ziyaretçiyi bir “Individuum” (bölünemez, parçalara ayrılamaz), “evrimin egemen incisi” konumundaki bir insan imgesinden uzaklaştırarak, “Dividuum” (bölünebilir) varlık olarak insan im­gesine doğru götürüyor: hem şekillendiren hem de şekillendirilen katılımcı bir varlık olarak.