Ana içeriğe geç

Metropol 
şiirleri

Atölyeye dönüşen kent: sokak sanatı kentsel alanı ele geçiriyor. İnternet, eserlerin yaşamını uzatıyor.

23.09.2015

Barbara”ya ait sanat eserlerinden birini internet dışı bir 
ortamda görmek isteyenlerin epey şansa ihtiyacı var. Zira sanatçı, tabelaların üzerine yeni mesajlı etiketler yapıştırıyor, bir parça kağıt üzerine zeki, aynı zamanda eğlenceli ifadeler yazıp bunları kentin çeşitli yerlerinde bir yerlere asıyor. “Barbara” önceleri sadece Berlin’de aktifken, eserlerine bugün başka kentlerde de rastlamak mümkün. Orijinalleri genelde hızlı bir şekilde yok olsa da, yarattığı sokak şiirleri internette yaşamaya devam ediyor. “Barbara”nın Facebook’taki hayran sayısı 200.000’in üzerinde. Hatta sanatına akşam haberlerinde bile yer verildi.

Sokak sanatı, kamusal alanda gerçekleştirilen çok farklı müdahaleleri ifade eden bir kavram. Sanatçılar eserlerini, gün boyunca insanların önünden geçtiği mekanlara yerleştiriyor. Fikirlerini, kentin imgesine uygun bir şekilde ekleneceklerine inandıkları yerlere spreyle ya da boyayla boyuyor ya da yapıştırıyorlar. Çalışmaları, genelde bir spreyci isminin sahnelenmesini amaçlayan grafitti yazıları kadar sıkıştırıcı değil. Bunlar, izleyeni düşünmeye iten zekice yaratılmış, alımlı görsel eserler.

İlettikleri mesajlar geniş bir kesime ulaşıyor; sanatçıların izlerini bırak­tıkları sokaklar ve elbette resimlerinin yayıldığı sosyal ağlarda internet üzerinden. Yerleşik sanat camiasında da bu konuda bir merak baş göstermiş bulunuyor; sergi ve festivaller sokak sanatını her geçen gün daha da tanınır kılıyor ve çoğu zaman ilişkilendirildiği bir kavram olan mala zarar vermenin aslında tam tersi olmak isteyen bu sanat formunun kabul edilmesini sağlıyor. Bu ortamın sloganı daha çok “herkes için sanat”.

Sanatçıların başvurduğu yöntemler çok çeşitli: yapıştırmalı kağıt işleri, 
stensil yardımıyla spreylenmiş küçük formatlı resimler, devasa duvar re­simleri, gündelik nesnelerin yeniden düzenlenmesinden oluşan enstlas­yonlar. Sanatsal stickerler, yapıştırma bantlarından oluşturulmuş eserler (“Tape-Art”), ağaçlara, sokak lambalarına giydirilen örgü işleri de (“Urban Knitting”) sayılabilecek diğer yöntemler.

Sanatçılar çoğu zaman ortaklaşa çalışıyor, başka birinin eserinin üzerine bir eser yapılması çok nadir bir durum. Fakat buna rağmen, yeni yaratılmış bir sokak sanatı eserinin, belediyenin temizlik aracının gelmesi ya da şiddetli bir yağmurun başlamasıyla günler hatta saatler içinde yok olması da sıkça karşılaşılan bir durum. Sokak sanatı, anlık, kalıcı olmayan bir sanat olarak var olmaya devam ediyor. Bu nedenle de hem yaratıcıları hem de izleyenleri bu eserleri saklamanın yollarını arıyor. Sanatçılar, blog yazarları, fotoğrafçılar ve sokak sanatı hayranları her gün internette bu eserlerin resimlerini paylaşıyor. Böylece eserler, Instagram ya da diğer dijital kanallar üzerinden milyonlarca kullanıcıya ulaşabiliyor.

Bu sanatın gerçek dünyadaki izleyici kitlesi de gün geçtikçe genişliyor gibi. Her geçen gün daha çok insan, zihinlerindeki sanat anlayışını genişletmeye ve sokak sanatını daha yakından tanımaya hazır görünüyor. Berlin’de hayata geçirilen “Urban Nation” projesi, evlerinin duvarlarını Alman ya da 
yabancı sanatçılar tarafından süslenmesini isteyen ev sahipleriyle işbirliği yapıyor. Berlin’de en azından bir dış cephenin dönüşüme uğramadığı bir hafta geçmiyor gibi. Kentin sokaklarında meraklı gözlerle dolaşanların 
bunları görmemesi mümkün değil.