Odaktaki Anıtlar
Anıtların Açık Kapı Günü: Görülmüş Olması Gerekli Beş Tarihi Yapı
Anıtlar, eski zamanlarda hangi fikir ve ülkülerin hakim olduğunu yaşanır hale getiriyorlar. Bu, onları ziyaret etmeyi gerektiren nedenlerden sadece biri. Bir başka neden: Tek kelimeyle etkileyiciler. Aşağıdaki beş anıt Almanya'daki en gözde anıtlar arasında.
Köln Katedrali
1248 yılında yapımına başlanan Katedral, bir „ebedi inşaat“ yeri olmayı sürdürüyor. Bu, yılda altı milyondan fazla ziyaretçiyi rahatsız etmiyor, hatta tam tersine, dünyanın en önemlilerinden biri olan bu Katedralin çok özel atmosferini oluşturuyor. Yapının haricinde, Katedral'in içinde bulunan ve yüzyıllardan beri Köln sınırlarının da ötesinde tanınan meşhur sanat eserleri hayranlık uyandırıyor. Etkileyici olanları, Üç Krallar Sunağı, Meryem Şapel'indeki üç kanatlı bir tablo – ve ayrıca çanlar. Peter Çanı, bunların en büyüğü ve sevecen biçimde „Dicker Pitter (Şişko Pitter)“ lakabını taşıyor.
Reichstag
Mimar Sir Norman Foster, 1990'lı yıllarda Reichstag'ı modern bir meclis binasına çevirdi ve binaya bugünkü çehresini verdi. Yılda yaklaşık üç milyon ziyaretçi, özellikle dolambaçlı yükselen merdivene sahip cam kubbeyi ve buradan başkente geniş bakışı seviyor. Rehberli bir gezide ziyaretçiler, 19. Yüzyıl'da inşa edilen ve birkaç kez tahrip edilmiş olan Reichstag'ın Alman tarihi ile ne denli sıkı bir bağı olduğunu öğreniyorlar.
Dresden Kadınlar Kilisesi (Frauenkirche)
Kadınlar Kilisesi (Frauenkirche), İkinci Dünya Savaşı'nda öylesine kapsamlı biçimde tahrip edilmişti ki, yeniden inşası bir „mucize“olarak değerlendiriliyor. Harabeler, -bir vatandaşlardan gelen bir girişim tarafından- parça parça yeniden kurulup 2005'te tekrar açılış yapılıncaya kadar, uzun bir süre şehirde bir abide olarak durdu. Yılda iki milyon insan, Kadınlar Kilisesi'ni hayranlıkla görmeye geliyor.
Brandenburg Kapısı (Brandenburger Tor)
Almanya'nın yeniden birleşmesinin en önemli simgelerinden biri: Halk kitlesi, Brandenburg Kapısı, duvarın yıkılmasından birkaç hafta sonra, 22. Aralık 1989'da yeniden açıldığında sevinç gösterilerinde bulundu. Bu eser, 1788 – 1791 yıllarında yapıldı ve o zamandan beri daima Berlin tarihinin sessiz bir şahidi idi. Bugün özellikle Başkent turistlerinin gözdesi – Brandenburg kapısı önünde çekilen bir „Selfie“, gezinin olmazsa olmazı.
Neuschwanstein Şatosu
Şato, insanlardan çekinen Kral II. Ludwig'in geri çekilme mekanı olarak iş gördü. Ancak, artık sükunet ve tenhalıktan bahsetmek çoktan beri mümkün değil: Yaklaşık 1,4 milyon uluslararası ziyaretçi her yıl „Masallar Kralı'nın“ kalesini görmeye geliyor ve eşsiz dağ manzarasına hayran kalıyor. Bu yapıtın çekiciliği aynı zamanda şato ile ilgili anlatılan efsanelerden -ve şatonun tek başına oturan sakininden- besleniyor. Ölümü ile ilgili ayrıntılar hiç aydınlatılamadı.
14 Eylül 2014 Anıtların Açık Kapı Günü
www.tag-des-offenen-denkmals.de
