ALMANYA DÜNYA ÇAPINDA GÜVENİLİR BİR ORTAK

Bay Beutin, siz Ağustos 2025’te New York’taki Birleşmiş Milletler’de Almanya’nın daimi temsilcisi olarak göreve başladınız. Kişisel olarak kendinize hangi hedefleri koydunuz?
Deneyim ve kanaat açısından şunları söyleyebilirim: Bugün bazılarının söylediği gibi – bazı seslerin inandırmak istediği gibi - daha az değil daha fazla çok taraflılığa ihtiyacımız var. O nedenle önümüzdeki dört yıl boyunca, Almanya’nın BM’nin aktif bir destekçisi olması adına kendi katkımı vermek istiyorum. Bunların arasında Almanya’nın daha çok sorumluluk üstlenmek istediği barış ve güvenli konularının yanında 2030 takvimi ve sürdürülebilirlik hedefleri de bulunuyor. Almanya bu yıl, ülkeleri çatışmalar sonrasında istikrara kavuşması konusunda yardım eden BM’nin bir danışma organı olan Barış İnşası Komisyonu başkanlığını yürütüyor. Federal Hükümet 2027/28 Güvenlik Konseyi’nde de bir daimi olmayan koltuk için başvuruda bulundu. Adaylığı Federal Hükümet’in tamamı ve tabii ki özellikle Dışişleri Bakanlığı da destekliyor ve benim burada New York’taki görevim de bu seçimin Almanya için bir başarıya dönüşmesini sağlamak. 

Dünya kriz modunda. BM için hangi fırsatları ve meydan okumaları görüyorsunuz?
Birleşmiş Milletler olağanüstü bir mali ve politik baskı altında. ABD’nin BM’nin programlarından ve organizasyonlarından kısmen geri çekilmesi, Güvenlik Konseyi’nin önemli alanlarda süre giden engeli gibi şiddet yasağının örneğin Rusya tarafından delinmesi – işte tüm bunlar organizasyonun meşruiyetini ve temel değerlerini örseliyor. Aynı zamanda tüm üyeler de şunun bilincinde: 21. Yüzyılın gerçekliğinde var olabilmek için BM ve böylece üye ülkelerin de değişmesi gerekiyor. Namibya ve Almanya yönetimi altında ortaya konulan 2024 Gelecek Paktı – ve çok güncel olarak Eylül 2025 sonundaki genel kurul toplantısı – bunu gösterdi. Bu bir fırsat. BM Genel Sekreteri António Guterres Mart 2025’te UN80 Girişimi ile Birleşmiş Milletler’i daha etkili kılmak ve geleceğin meydan okumalarına karşı daha iyi donatmak adına reformlar için önemli önerilerde bulundu.

Somut reform ihtiyacı görüyor musunuz?
Evet, ve bu yeni bir fenomen değil. Almanya uzun yıllardan beri Güvenlik Konseyi’nde bir reform talep ediyor. 21. yüzyıl dünyasının bu merkezi BM Kurulu’na daha adil bir şekilde yansıması adına Afrika, Asya ve Latin Amerika için daha fazla daimi sandalyenin yanı sıra daimi olmayan sandalyeler istiyoruz. Ama biz kendimizi ve BM’yi başka alanlarda da değiştirmek zorundayız, örneğin insani yardım alanında. Bizim ve diğerlerinin BM yardım organizasyonları için sağladığı kaynaklar, birçok krize ve mağdur insanlara cevap verebilmek için artık yeterli gelmiyor. BM ile birlikte mevcut kaynakları daha öngörülü bir şekilde kullanmak ve özellikle yardımı yerel olarak gerçekleştirmek üzerinde çalışıyoruz.

Almanya’nın BM içindeki rolünü nasıl görüyorsunuz?
Birleşmiş Milletler üye ülkelerinin siyasi ve maddi destekleri ile ayakta duruyor. Almanya tüm BM sistemindeki en büyük ikinci finansör ve insanı yardım alanında en büyük bağışçılardan biri konumunda. Almanya 38 BM Organizasyonuna ev sahipliği yapıyor, sadece Bonn’daki BM kampüsünde 27 BM Ofisi yerleşik. Biz insanlara, diğer üye ülkelerin perspektiflerine ve Birleşmiş Milletler Antlaşması’na saygıyla bakıyoruz. İklim, insan hakları ve kalkınma konularındaki çabalarımızın altı adalet düşüncesiyle çiziliyor. BM’nin temel direklerinden biri olan barış çalışmalarına 50 yıldan uzun süredir deneyimimiz ve uzmanlığımız ile katkı sağlıyoruz. BM, kuruluşun 80. yılında Annalena Baerbock ile Genel Kurul başkanlığını bir Almana emanet etti. Bu şunu gösteriyor: Almanya BM için çok büyük bir çaba gösteriyor; biz güvenilir bir ortağız ve burada New York’ta, Almanya için olduğu gibi Avrupa için de güçlü sesiz.