Ana içeriğe geç

“İki taraf için de önemli bir fırsat”

Sığınmacıları tıp alanındaki mesleki eğitime hazırlayan bir proje. Essen’deki bir hastaneyi ziyaret ettik.

Stephan Hermsen, 16.04.2021
Souaad Al-Samra, Essen Alfried Krupp Hastanesinde stajyer
Souaad Al-Samra, Essen Alfried Krupp Hastanesinde stajyer © Alfried Krupp Krankenhaus

Souaad Al-Samra’nın gözlerinin içi parlıyor: “Elime büyük bir imkan geçti ve bu imkanı mutlaka kullanmak istiyorum.” 28 yaşındaki Suriyeli genç kadın, insanlara yardım etmeyi çok sevdiğini ifade ediyor. Beş yıldır Almanya’da yaşayan genç kadın yaklaşık altı aydır da çok sevdiği bir işi yapabiliyor: tıp alanında çalışmak ve insanlara yardım etmek. Kendisi şu an Essen Alfried Krupp Hastanesinde staj yapıyor. Hedefi, tıp alanında uzman çalışan mesleki eğitimini almak. Al-Samra bazı görevleri şimdiden üstlenmeye başlamış bile: “Hastaların tansiyonlarını ölçüyorum, kan alıyorum, başka işler de yapıyorum.” Ofiste çalışmaktansa hasta yatağı başında olmayı tercih eden Al-Samra, hastanenin damar cerrahisi ve anjiyoloji kliniğinde bu isteğini gerçekleştirebiliyor.

Şefi Dr. Thomas Nowak şöyle diyor: “Souaad Hanımın ekibimizde yer alması sadece her iki taraf için büyük bir şans değil, aynı zamanda bir zenginleşme de. Çok çabuk öğreniyor ve bize büyük destek oluyor.” Genç kadının uygulamaya olan güçlü yönelimi, şefi Nowak’ın hoşuna gidiyor. Nowak’ın iş arkadaşı KBB, Baş ve Boyun Cerrahisi Kliniği başhekimi Dr. Winfried Hohenhorst da, “Sığınmacılar için Bir Şans” projesinin bu sayede her iki taraf için de olumlu kazanımlar ortaya koyduğunu vurguluyor.

Açıkta olan pozisyonlar

Projeyi, Essen Tabipler Odası başlatmış. Bir yandan tıp mesleklerindeki personel eksikliğini giderirken bir yandan da sığınmacılara bir şans tanıyacak bir girişimin nasıl olabileceği konusundaki tartışma ve düşüncelerin temelleri 2017’de atılmış. Tabipler Odası’ndan Dr. Matthias Benn, Essen İş ve İşçi Bulma Merkezi’yle seri bir şekilde çok faydalı görüşmeler yaptıklarını söylüyor. Hastane klinikleri ve doktor muayenehanelerinin, alana ilgi gösteren sığınmacılarla kısa görüşmeler yapmak üzere bir araya geldiği ilk “Speeddating” buluşması 2017 sonbaharında gerçekleşmiş. Benn’in aktardığına göre, online olarak da gerçekleştirilen klasik iş başvuruları, sığınmacıların çoğu için güçlük barındıran bir uygulama olacağından “hızlı tanışma” yöntemi tercih edilmiş. Benn, hiçbir şeyin, kişisel görüşme ve doğrudan gerçekleşen iletişimin yerini tutmayacağı görüşünde.

Dieses YouTube-Video kann in einem neuen Tab abgespielt werden

YouTube öffnen

Üçüncü taraf içeriği

İçeriği gömmek için etkinliğiniz hakkında veri toplayabilen YouTube kullanıyoruz. Lütfen ayrıntıları kontrol et ve bu içeriği görmek için hizmeti kabul et.

Rıza formunu aç

Piwik is not available or is blocked. Please check your adblocker settings.

2017’den bu yana her yıl 20 ila 30 arası genç insan, dokuz ay süren staj niteliğindeki mesleğe atım atma eğitimine katılmış. Bu eğitimi tamamlayan kadın ve erkeklerin sayısı 100’e dayanıyor. Eğitimin ardından meslek eğitimine başlayanların oranı da epey yüksek. İlk mezunlar arasında şu an iş sahibi olanlar da var. Proje bir süredir, Almanya’ya mülteci olarak gelmemiş göçmen kökenli insanlara da açık.

Klinikte dört gün, meslek okulunda bir gün

Proje sayesinde genç insanlar, tıp alanı uzman çalışanı mesleğini tanıyabiliyor, dil sorunlarını ya da aşılması gereken başka tür sorunları, örneğin psikolojik tutukluklarını aşma fırsatını buluyorlar. Souaad Al-Samra bu konuda hiç sorun yaşamamış. Thomas Nowak, genç kadının birkaç kan alma işlemini izlemesinin ardından kan almaya başlamış olduğunu söylüyor ve hastalarla iletişiminin çok rahat olduğunu da ekliyor. İlk dokuz ay boyunca Al-Samra haftanın dört gününde klinikte çalışıyor, bir gün de mesleğin kuramsal temellerini öğrendiği meslek okuluna devam ediyor.

Proje hikayesinin şöyle bir yönü de var: Gerçekleştirilen tanışma toplantılarına rağmen klinik ya da doktor muayenehanelerinin hepsinde işler her zaman istendiği gibi gitmeyebiliyor. Tabipler Odası’ndan Matthias Benn konuyla ilgili şöyle diyor: “Her şey kişiye bağlı aslında;  doktorların ya da yönetici pozisyonlardaki tıp uzman personelinin mesleklerini nasıl sergiledikleri.” Elbette, iletişim ve dil alanındaki yetenekleri ve etkileyici karakterleriyle sayısız işvereni etkileyen ve böylece işverenini seçme şansına sahip olan başvuru sahipleri olduğu gibi, uygun bir eğitim yeri bulabilmek için daha fazla çaba göstermek zorunda olan başvuru sahipleri de oluyor. Ayrıca, kliniklerden doktor muayenehanelerine, ebelikten gerontolojiye, imkan yelpazesi oldukça geniş. Başlangıçta psikoterapi uzmanı yanına yerleştirilen birinin bir göz doktorunun yanında daha verimli olabileceğinin ortaya çıktığı durumlar da olmuş. Fakat kesin olan bir şey var: tıp alanı uzman çalışanı her yerde aranıyor. Bu alanda sadece Essen kentinde yaklaşık 5.800 pozisyon var ve bunların çoğu açık pozisyonlar.

Omar Al Saleh, meslek okulu öğrencisi
Omar Al Saleh, meslek okulu öğrencisi © Alfried Krupp Krankenhaus
Öğrenmem gereken iki dil vardı: Almanca ve tıp dili.
Suriyeli Omar Al Saleh, Alfried Krupp Hastanesi’nde mesleki stajyer

Omar Al Saleh, bu pozisyonlardan birine sahip olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Dokuz aylık mesleğe atım atma eğitimini tamamlamış olan Al Saleh meslek eğitiminin ilk yılında. İlk zamanlarda hastanede her yere elinde ufak bir not defteri ve kalemiyle gittiğini anlatıyor: “Öğrenmem gereken iki dil vardı: Almanca ve tıp dili.” 32 yaşındaki genç adam, hastane pratiğini, Halep’te - elbette çok daha dramatik koşullar altında - çalışmış olduğu bir hastaneden biliyor. Damar yolu açma, yaralara pansuman yapma, kan alma – savaş sırasında her iki dakikada bir yeni bir acil durum vakası geldiğinde, insan ne yapacağını seri bir şekilde öğreniyor. Omar Al Saleh için en önemli olansa: “Yeniden bir şeyler yapabiliyor ve pratikte çalışabiliyorum.” Edinmiş olduğu deneyimlerin üzerine yeni bir gelecek kuruyor.

Avantaj olarak Arapça

Mesleki eğitiminde genç adamın danışmanı olan Winfried Hohenhorst, stajyeri konusunda çok umutlu. “Al Saleh’in çok yakında ufak çaplı operasyonlarımızda aramızda olacağından hiç şüphem yok.” Al Saleh artık hem Almancayı çok iyi kullanabiliyor hem de tıp terminolojisine hakim. Hohenhorst, Arapça da biliyor olmasını bir avantaj olarak nitelendiriyor. “Yabancı kökenli çok hastamız oluyor. Omar Al Saleh onlarla anadillerinde bir iki kelime konuştuğunda, bu durum hastayı sakinleştiriyor, bunun da bize büyük faydası oluyor.”

Tabipler Odası’ndan Matthias Benn de bu durumu projenin sunduğu bir avantaj olarak görüyor: “Göçmen kökenli hastalarımızın sayısı gün geçtikçe artıyor. Doktor muayenehaneleri ekiplerinde ilave bir dil ve kültür edincine sahip çalışanların olması, muayenehane için bir avantaj niteliğinde.” Böylelikle sığınmacılar için sunulan bir fırsat, Almanya’da uzun süredir yaşayanlar için de bir fırsata dönüşüyor.

© www.deutschland.de