“Psikolojik şikayetler hakkında bilgi vermek istiyoruz”
Berlin Üniversite Kliniği Charité’den Meryam Schouler-Ocak transkültürel psikiyatri alanında uzman ve yeni iletişim formatlarına odaklanıyor.

Bayan Profesör Schouler-Ocak sizin uzmanlık alanınız transkültürel psikiyatri; bu ne anlama geliyor?
Transkültürel bir toplumda farklı kökene sahip insanları birbirine bağlayan pek çok şey vardır ancak bunun yanında çok sayıda farklı kültürel düşünceler ve değerler de vardır. Kültürlerarası psikiyatri sosyal psikiyatrinin bir parçasıdır ve bu müşterek noktaları ve farkları dikkate alır. Her bir kültürde psikolojik sağlığı nasıl tanımlanır? Teşhisler nasıl konur ve hastalıklar nasıl araştırılır? Hastalar şikayetlerini nasıl dile getirirler? Doktorlardan neler beklerler? Çok aktif bir parçası olduğum Avrupa Psikiyatri Derneği’nde de olmak üzere aslında bu soruları biz de kendimize soruyoruz.
1970 yılında yedi yaşındayken Türkiye’den Almanya’ya geldiniz. Gençliğinizin geçtiği Ruhr Bölgesi’nde Türk göçmen geçişine sahip insanların psikolojik şikayetleriyle yalnız bırakıldığına şahit oldunuz mu?
O zamanlarda hayır ama 1990’lı yılların başında, yani psikiyatri uzmanlık eğitimim sırasında buna şahit oldum. O zaman ilk kez çok fazla insanın acı çektiğini fark ettim ve hem de bunlar sadece Türk kökenli topluluktan değildi. O zamanlar Rusya’dan, Yunanistan’dan, Arap devletlerinden, eski Yugoslavya’dan ve pek çok başka ülkeden gelen insanlarla konuştum. Bunların bazıları travma yaşamış, zorlu ailevi durumlarla mücadele etmek ve Almanya’da yeni bir düzen kurmak zorunda kalmıştı. Burada izole olmuşlardı, tıbbi yardıma çok az erişimleri vardı. Bu beni hayretler içerisinde bırakmıştı.
Psikolojik hastalıkları Almanya’da uzun yıllardır bir tabu, bugün de durum halen biraz aynı.
Türkçe konuşan topluluklarda da durum benzer. Bu nedenle gazeteci Dilek Üşük ve ben bir buçuk yıl önce Charité Derneği’nin desteğiyle birlikte “Anlat.psikoloji.vakti – Psikoloji zamanı” video dizisini başlattık. “Anlat” Almanca “Erzähl mal!“ anlamına geliyor. Videolar YouTube ve diğer kanallarda ücretsiz yayınlanıyor. Her biri yaklaşık on dakika süren on bölümde ve Instagram kesitlerinde Dilek ve ben ilk etapta depresyonlardan bahsediyoruz. Çünkü çalışmalarımdan ve Berlin’deki St. Hedwig Hastanesi’nde yer alan Charité Psikiyatrik Üniversite Kliniği’ndeki gündelik iş hayatımdan Almanya’daki Türk kökenli insanlar arasında bunun çok yaygın olduğunu biliyordum.
Özellikle hangi gruplar bundan etkilenmiş?
Mesela Türk kökene sahip genç kadınlar. Çoğu zaman bir yandan Türk kökenli ailelerinin öte yandan çoğunluk toplumunun sahip olduğu farklı beklentilerin yarattığı baskıların altında kalıyorlar. Yaşlı insanlar arasında yalnızlık oldukça yaygın. Hastalarımdan bazıları 1960’lı yıllarda misafir işçi olarak Almanya’ya gelmiş. Yıllar boyu sert bedensel işlerde çalışmışlar ve aileleri için kendilerini feda etmişler. Şimdi bunun karşılığında pek takdir görmüyorlar.
Bir video dizisinin yardımı dokunur mu?
Evet! Bizim hedefimiz psikolojik şikayetler hakkında bilgilendirmek. Yabancı kelimelerden kaçınıyor ve bir depresyonun ne olduğunu diyalog halinde açıklıyoruz. Ben uzmanlık bilgimi ve mesleki tecrübemi ortaya koyarken Dilek Üşür de açık ve anlaşılır konuşmamıza dikkat ediyor. Bir spor terapisti, zorluk derecesi yavaş yavaş artan ve her yaş grubundan insanın oturma odasında uygulayabileceği fiziksel egzersizleri gösteriyor. Çünkü hareket etmek bir depresyonun belirtilerini azaltmaya yardımcı olur. Biz de insanların düzenli olarak dışarıda yürüyüş yapmaya teşvik ediyoruz. Güneş ışığı nörotransmiterlerin üretimini artırıyor. Bunlar sinir hücreleri arasındaki sinyalleri aktaran maddeler. Depresyondayken bu nörotransmiterlerin dengesi bozulur.
Dieses YouTube-Video kann in einem neuen Tab abgespielt werden
YouTube öffnenÜçüncü taraf içeriği
İçeriği gömmek için etkinliğiniz hakkında veri toplayabilen YouTube kullanıyoruz. Lütfen ayrıntıları kontrol et ve bu içeriği görmek için hizmeti kabul et.
Rıza formunu açBuradaki amaç izleyicilerin bir psikoterapiye başlaması mı?
Her şeyden önce yaşadıkları sıkıntının bir adının olduğunu öğrenirler. Kendi kendilerine nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda öneriler alırlar. Hareketin yanı sıra sağlıklı beslenmeye dikkat edilmesi de bu işin bir parçası: Mesela baklagiller nörotransmiterlerin ilk basamaklarını içerir. Mütemadiyen büyük porsiyonlar tüketmenin de mantıksız olduğunu anlatıyoruz. Çünkü tıka basa bir mideyle hareket pek de eğlenceli olmaz. Ve şöyle diyoruz: Kendinize dikkat edin! Tüm hayatını ailesine hizmet etmekle geçirmiş yaşlı kadınların kendi ihtiyaçlarına odaklanması olması için şöyle bir durup nefes alması gerekir.