Ana içeriğe geç

Gelgit Düzlüğündeki Mutluluk

„Üniversitede ne okumak istediğimi artık biliyorum“... Gençler, gönüllü ekolojik hizmet yılının hayatlarında neleri değiştirdiğini anlatıyorlar.

Philipp Hallfahrt, 25.09.2018
Gönüllü Ekolojik Hizmet Yılı: Doğanın kucağındaki hayat okulu.
Gönüllü Ekolojik Hizmet Yılı: Doğanın kucağındaki hayat okulu. © Edler von Rabenstein/stock.adobe.com

Erasmus programına Fransa’dan katılan bir öğrenci olarak Passau Üniversitesi İletişim Bilimleri’ndeki lisans eğitimimi bitirmiştim ve Paris’e geri dönmek niyetindeydim. O arada Çevre ve Doğa Koruma Birliği’ndeki (BUND) Alman-Fransız Ekolojik Yılı (DFÖJ) ilanını gördüm. Almanya’da daha uzun kalmayı ve çevre koruma ile meşgul olmayı arzuluyordum. BUND Renanya-Palatina Eyalet Ofisi’nde tarım endüstrisi, enerji dönüşümü ve yaban bal arılarının korunması hakkında çok şey öğrendim; bir de akıcı Almanca konuşmayı.

Liseyi bitirdikten sonra ne yapacağımı bilmediğimden Saksonya’nın Neschwitz beldesindeki Kuşları Koruma Gözlemevi’nde gönüllü ekolojik hizmet yılı yapmaya karar verdim. Üniversitede doğa koruma ve çevre planlama okumak istediğimi biliyorum artık. Liseyi bitirdikten sonra hemen üniversite tahsiline başlamak yerine bir yıl uygulamalı çalışmış olmak büyük bir avantaj.  

Dünyanın şekillendirilmesine herkesin katılma olanağı ve yükümlüğü var.
ABD’den gelerek Almanya’da gönüllü ekolojik hizmet yılını bitiren Jontyler Hartman

Meslek yüksekokulunda Medya ve İletişim Tasarımı tahsili için yeterlik diplomasını aldıktan sonra, bu meslek dalında mutlu olamayacağımı biliyor ve bu nedenle alternatifler arıyordum. St. Peter-Ording’deki Kuzey Denizi Kıyı Şeridini Koruma İstasyonu’nda Kuzey Denizi sahilinin doğasına ilişkin çok şey öğrendim ve ornitolojiye duyduğum ilgiyi keşfettim. Rehberlikler esnasında kalabalık insan grubu önünde konuşmayı öğrendim.   

Sırf uzun bir süre için haftada 40 saat çalışma deneyimi edinmek ve bir işletmedeki süreçleri öğrenmek için bile gönüllü hizmet yapmaya değer. Okulda ekip çalışması hakkında çok şey öğrendiğimi düşümeme rağmen, Saksonya’daki Ergo Umweltinstitut GmbH adlı çevre enstitüsünde yapılan projelerde -özellikle iletişim ve organizasyon konusunda- çok değerli deneyimler topladım.  

Memleketim ABD’de ailem, sürdürülebilirlik ve çevre bilinci konularına pek değer vermiyordu. Orada yaşayan pek çok insan, davranışlarının nelere yol açtığının bilincinde değil. Çeşme suyu aynı kaliteye sahip olduğu halde küçük pet şişelerdeki suyu içiyorlar; klima cihazını veya kaloriferi senede 365 gün çalştırıyorlar ve sofralarındaki yemeğin nereden geldiğini hiç sorgulamıyorlar... Berlin Yenilenebilir Enerjiler Ajansı’nda yaptığım FÖJ’den edindiğim en büyük yeterlik, eleştirel sorgulama becerisi oldu. Dünyanın şekillendirilmesine herkesin katılma olanağı ve yükümlüğü var.