Ana içeriğe geç

Ekosistemler Çöktüğünde

İklim değişikliğinin sonuçları onun uzmanlık alanı: Johan Rockström küresel ısınmanın yol açtığı güvenlik risklerini açıklıyor.

Kim Berg, 15.11.2022
 İsveçli iklim sonuçları araştırmacısı Johan Rockström
İsveçli iklim sonuçları araştırmacısı Johan Rockström © David Ausserhofer

Ekstrem hava olayları nasıl meydana gelir? Ve uluslararası güvenliğe ne gibi etkileri var? Potsdam İklim Etkileri Araştırmaları Enstitüsü Direktörü ve Potsdam Üniversitesi Yeryüzü Sistemi Araştırmaları Profesörü Johan Rockström, küresel iklim değişikliğinin sonuçlarını açıklıyor.

Sayın Rockström, küresel ısınma sonucu meydana gelen ekstrem hava olayları neden daha sık görülüyor?

Küresel ısınma dünya genelinde sıcaklıkların artmasına neden oluyor. Neticede daha fazla su buharlaşarak atmosfere karışıyor. Bu şekilde atmosferde enerji birikiyor. Daha fazla güç, daha fazla aşırılık anlamına gelir. Küresel düzeyde hava değişiklikleri, daha fazla yağışı ve daha yüksek sıcaklıkları beraberinde getirmektedir. Özetle, kuraklık veya sel gibi ekstrem hava olayları daha sık meydana gelecektir.

Bu şekilde devam edersek, 20 yıldan biraz daha uzun bir süre içerisinde 1,5 dereceye ulaşacağız.
İklim Sonuçları Araştırmacısı Johan Rockström

Küresel ısınma bu yüzyılın sonuna kadar Paris Anlaşması iklim hedefi olan 1,5 derecenin üzerine çıkarsa ne olur?

Halihazırda 1,2 santigrat derecelik bir ısınmaya ulaşmış durumdayız. Bu, son buzul çağından bu yana, yani 10.000 yıldan fazla bir süredir görülen en yüksek sıcaklıktır. Bu şekilde devam edersek, 20 yıldan biraz daha uzun bir süre içerisinde 1,5 dereceye ulaşacağız.

Paris Anlaşması’nda belirlenen küresel ısınmayı iki derecenin çok altında sınırlama hedeflerinin aşılması halinde bir dizi kırılma noktasını tetikleyeceğiz. Bu da Grönland Buz Tabakası gibi ekosistemlerin geri döndürülemez bir şekilde çökeceği anlamına geliyor. Orada zaten kritik bir noktaya ulaşmış durumdayız. Bir kırılma noktası meydana gelirse, buz tabakası sonunda tamamen eriyecek ve biz bu konuda hiçbir şey yapamayacağız. Tamamen erimenin sonucu olarak deniz seviyesi yedi metre yükselecektir.

Ekosistemlerin geri döndürülemez bir şekilde çökmesini istemiyorsak 1,5 derece, aşmamamız gereken, bilimsel olarak hesaplanmış önemli bir sınırdır.

İklim değişikliğinden özellikle hangi bölgeler etkileniyor?

İklim değişikliği halihazırda tüm gezegeni etkiliyor. Kaliforniya'daki orman yangınları, Almanya'daki seller, Norveç'in kuzeyindeki buzların erimesi ya da Kanada'daki aşırı sıcak hava dalgaları gibi. Ancak, gelişmekte olan ülkeler şu anda iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı en savunmasız durumda olan ülkelerdir. Popülasyonun en çok etkilendiği ülkeler ağırlıklı olarak Afrika ve Asya'dadır.

Dieses YouTube-Video kann in einem neuen Tab abgespielt werden

YouTube öffnen

Üçüncü taraf içeriği

İçeriği gömmek için etkinliğiniz hakkında veri toplayabilen YouTube kullanıyoruz. Lütfen ayrıntıları kontrol et ve bu içeriği görmek için hizmeti kabul et.

Rıza formunu aç

Piwik is not available or is blocked. Please check your adblocker settings.

Bunun Avrupa üzerinde de bir etkisi olacak mı?

Afrika'da ve muhtemelen Orta Doğu'da da kaynak yetersizliği nedeniyle toplumsal çatışmalar artacaktır. Bu durum sadece kıtalar arasında değil, Avrupa istikametinde de göç hareketlerine  sebebiyet verecektir. Buna ek olarak, ekstrem hava olaylarındaki artış nedeniyle gıda fiyatları yükselmeye devam edecektir. Avrupa'daki pek çok ülke gıdalarının yüzde 50'sini ithal etmek zorunda. Ukrayna savaşının, Afrika'daki kuraklığın ve Hindistan'daki sıcak hava dalgalarının gıda fiyatlarının artışı ve dolayısıyla enflasyon üzerindeki etkisini şimdiden görüyoruz. İklim krizini gemleyemezsek gelecekte fiyat artışları daha da fazlalaşacaktır.

İklim değişikliği halihazırda tüm gezegeni etkiliyor.
İklim Sonuçları Araştırmacısı Johan Rockström

Küresel ısınmayı durdurmak için neler yapıyoruz?

2015 yılında 175 ülke Paris İklim Anlaşmasını imzalamıştı. Anlaşma, tüm üyelere küresel ısınmayı iki derecenin çok altında sınırlama taahhüdünde bulunan bağlayıcı bir anlaşmadır. Bu hedefe ulaşmak için bilim, karbon bütçesi adı verilen bir bütçe geliştirdi, bu da artık hedefe ulaşmak için ne kadar sera gazı salabileceğimizi bildiğimiz anlamına geliyor. Toplamda 400 milyar ton karbondioksitten bahsediyoruz. Mevcut oranda emisyon üretmeye devam edersek, bütçeyi on yıl içinde tüketmiş olacağız. Dolayısıyla, on yıl içinde küresel ekonomiyi durdurmak istemiyorsak, tüketimimizi yavaş yavaş azaltmalıyız. Örneğin Almanya 2045 yılına kadar, Hindistan ise 2070 yılına kadar iklim nötr hale gelmek istiyor.

Bu hedeflere ulaşmada Almanya nasıl bir rol oynuyor?

Almanya'dan verilebilecek iyi bir örnek, planlanmış bulunan kömür enerjisinin aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasıdır. Ülke, son kömürlü termik santralini 2038 yılı sonunda kapatmak istiyor. Almanya halen enerjisinin yüzde 40'ından fazlasını fosil yakıtlardan elde etmektedir. Dünyanın dördüncü büyük ekonomisine sahip olan Almanya, karbondioksit emisyonlarını sıfıra indirmeyi başarır, aynı zamanda istihdamı korur ve ekonomik gücünü sürdürürse, dünyadaki diğer tüm ekonomilere güçlü bir mesaj vermiş olacaktır.

Yani Almanya doğru yolda ilerliyor. Ancak bilimsel olarak konuşmak gerekirse, Almanya da dahil olmak üzere neredeyse dünyanın tüm ülkeleri biraz fazla yavaş hareket ediyor.

© www.deutschland.de