Pratik için sınırsız araştırma
YZ’den biyoteknolojiye: Almanya’nın üniversite dışı araştırması dünya çapında etki yaratıyor ve ekonomi ile en iyi şekilde bağ kuruyor.

Toshihiko Fukushima ve Thomas Buchner kendilerinin geliştirdiği robot bacağın daire çizerek zıplamasını ve çim, kum veya taş gibi düz olmayan zeminlerde ustalaşmasını odaklanmış bir şekilde gözlemliyor. Hantal elektrik motoru yok, kesik kesik hareketler yok, karmaşık sensörler yok - şimdiye kadar robotlarla ilişkilendirilen her şey bu robot bacakta farklı. Çünkü bu bacak elektrohidrolik, yani yapay kaslarla enerji verimliliği sağlayarak çalışıyor ve hareketlilik konusunda insanları ve hayvanları örnek alıyor. Bu inovasyon bir Stuttgart’taki Max Planck Akıllı Sistemler Enstitüsü ve ETH Zürih arasındaki bir araştırma ortaklığı kapsamında geliştirildi.
Max Planck Enstitüsü 4.500 işbirliği projesi
Bu proje 1948’ge Göttingen’de kurulan Max Planck Topluluğu’nun yoğun uluslararası işbirliğine bir örnek. Max Planck Enstitüsü’nün 5.400 ortakla 100’ün üzerinde ülkede gerçekleştirdiği 4.500’den fazla işbirliği projesi var. 84 Max Planck Enstitüsü ve kurumu doğa bilimleri, biyolojik bilimler, beşeri bilimler ve sosyal bilimler alanlarında üniversite dışı en önemli temel araştırma merkezleri arasında yer alıyor. Sadece Max Planck Topluluğu bünyesinde 31 Nobel Ödülü sahibi bulunuyor ve bu sayede açıkça dünyanın en iyi araştırma kurumları arasında yer alıyor.
Fukushima ve Buchner ekip liderleri Robert Katzschmann ve Christoph Keplinger ile Stuttgart ve Zürih’te de iddialı hedeflere sahip. Şu anda robot bacak bir çubuğa bağlı olsa ve serbest bir şekilde hareket edemiyor olsa da diğer araştırma çalışmaları yapay kaslı bir yürüme robotunun geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. Bu başarılırsa pratikteki uygulamalar için potansiyel büyük olacak: Katzschmann “Robot bacak teknolojisini dört bacaklı bir robotla veya iki bacaklı bir insansı robotla birleştirebilirsek pille çalıştırıldığı anda bir gün kurtarma robotu olarak da kullanabiliriz ” diyor.
Helmholtz Topluluğu: Endüstri ortaklarıyla işbirliği
Almanya’daki üniversite dışı araştırma örgütlerinin en büyüğü Helmholtz Topluluğu’nun araştırmacıları da çağımızın acil sorunlarına cevap arıyor. 18 araştırma merkezinde 46.000’in üzerinde çalışan enerji, dünya ve çevre, sağlık, bilgi, havacılık, maddenin yanı sıra uzay yolculuğu ve toplu taşıma konuları üzerine çalışıyor. Bilim ve teknoloji transferi Helmholtz misyonunun taşlarından biri olarak görülüyor.
Helmholtz Topluluğu’ndaki araştırma üniversitesiKarlsruher Teknoloji Enstitüsü (KIT) bu transferin nasıl gerçekleştirileceğini gösteriyor. Bu yıl 200. yıldönümünü kutlayan KIT örneğin BT şirketi IBM ile birlikte üç konu alanında araştırma yürütüyor: Hizmetler ve platformlar için dijital inovasyonlar, yapay zeka (YZ) ve insan-makine işbirliği. Ekip diğerlerinin yanı sıra gelecekte otomatikleştirilmiş çözümlerin rutin görevleri ne ölçüde üstlenebileceği sorusu üzerine odaklanıyor. IBM’de YZ inovasyonları ve KIT ile işbirliğinden sorumlu Dr. Carsten Holtmann şunu vurguluyor: “Konumu güçlendirmek, üretken YZ gibi kilit teknolojilere somut katkı sağlamak ve bu sayede uygulama odaklı araştırmayı ilerletmek için işbirlikçi inovasyonlar günümüzün imkanıdır.”

Fraunhofer Topluluğu: Bilim ve teknoloji transferine odaklanma
Fraunhofer Topluluğu’nun bir projesi YZ uygulamalarıyla ilgileniyor, fakat sağlık alanında. 1949 yılında kurulan örgüt Almanya’da şu anda neredeyse 32.000 çalışanı olan 76 enstitü ve araştırma kurumunu işletiyor. Fraunhofer Topluluğu’nun uluslararası yönü sadece Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Asya’daki sekiz Fraunhofer yurtdışı topluluğunda değil aynı zamanda somut projelerin geliştirilmesinde de kendini gösteriyor: “5G-OR” projesi kapsamında Alman-Fransız ekip 5G ağı ve YZ sayesinde yeni uygulamaları mümkün kılan yüksek teknolojili hibrit ameliyathaneler geliştiriyor Bunun için Mannheim, Berlin ve Straßburg’dan mühendisler, işletmeciler, operatörler ve anestezistler bir arada çalışıyor.
Fraunhofer Üretim Teknolojisi ve Otomasyon Enstitüsü IPA’da sağlık teknolojileri araştırma alanında proje yöneticisi olan Johannes Horsch “5G teknolojisi güvenli, esnek ve güvenilir bir kablosuz iletişim ve güçlü bir veri otoyolu gibi verilerin alışverişini sağlıyor” diye açıklıyor. Horsch projedeki yakın Alman-Fransız işbirliğini olumlu değerlendiriyor: “Bu sayede sınırları aşan bir veri alışverişini teşvik ediyor ve bu sayede operasyonel pratiğin daha fazla gelişmesini ve Avrupa’daki hasta güvenliğinin iyileşmesine katkı sağlıyoruz.”
Artık bir sonraki adım klinik uygulamada teknoloji transferi – buna deney ve tıbbi onayın yanı sıra endüstri partnerleri ve startuplar üzerinden piyasaya giriş de dahil.
Leibniz Topluluğu: Kanserde yeni tedaviler
Yeni kanser ilaçları için doğal maddelerle ve YZ ile çalışmak - Halle an der Saale’deki Lebniz Bitki Biyokimya Enstitüsü’nun amacı da bu. IPB, ülke çapında 96 bağımsız araştırma kurumunu bir araya getiren Leibniz Topluluğu’na ait. Yönelimleri doğa, mühendislik ve çevre bilimlerinden ekonomi, uzay ve sosyal bilimlere ve beşeri bilimlere kadar uzanıyor.
Leibniz kurumları yüksekokullarla, endüstriyle ve yurt içindeki ve dışındaki diğer ortaklarla yakın işbirliği yapıyor – Martin Luther Üniversitesi Halle-Wittenberg ve Umman’daki özel Dhofar Üniversitesi ile birlikte yürütülen güncel IPB projesi de buna dahil. Araştırma konularının odağında yeni kanser ilaçları için umut verici kabul edilen bitkiler, mantarlar ve mikroplar yer alıyor. Fakat etkilerini araştırmak çetrefilli ve pahalı. Bu noktada YZ kullanımı yardıma yetişiyor: Bilim insanları hücre içeriğinin modern analizi ve YZ tabanlı değerlendirme sayesinde hücre öldüren doğal maddelerin etkisini daha iyi öngörmeyi ve bu sayede yeni kanser ilaçlarının geliştirilmesini hızlandırmayı başardı. Bu yöntem halihazırda kullanılan kemoterapilerin etkisini anlamak ve diğer ilaçlarla etkileşimleri tanımak için de uygun.