Ana içeriğe geç

Kafka nerede yürüyüşe çıkıyordu

Almanca diline hakim yazarlar buralarda yaşadı ve yazdı– onların ilham aldığı yerlere bir yolculuk. 

Christina Henning , 09.10.2025
Kafka Berlin’deki parklarda huzur arıyordu
Kafka Berlin’deki parklarda huzur arıyordu. © Fazit/AdobeStock

Alman yazarlar hikayelerinde yabancı ülkeleri ve sihirli dünyaları anlatıyor, gündelik yaşamdan olduğu gibi özel şeyleri de ele alıyor. Peki ama bizzat kendileri nerelerden ilham aldılar? 

Edebiyat haritası

Franz Kafka Berlin’de 

Berlin tropikal sera
© picture alliance / Joko

Franz Kafka yaşamının büyük bölümünü Prag’da geçirse de 1923 yılında aşk onu Berlin’e getirdi. Hayat arkadaşı Dora Diamant ile Steglitz semtinin “Sakin sonbahar bulvarlarında” yürüyüşler yapıyor, yazar arkadaşlarıyla Café Josty’de içiyor veya Botanik Bahçesi’nin tropikal serasında ısınıyordu. Berlin’de nihayet özgür bir yaşam istiyordu, ancak sağlık sebebiyle şehri yine terk etmesi gerekmişti. 

Thomas Mann Lübeck’te 

Buddenbrook evi
© picture alliance / IPON

Thomas Mann “Der Zauberberg“ (1924) ve ilk romanı “Buddenbrooks“ (1901) gibi eserleriyle dünya çapında üne kavuşmuştu. Hikayede Lübeckli tüccar bir aileden bahsediliyordu, kendi ailesinin hikayesi de Mann için örnek teşkil ediyordu. Romanıyla 1929 yılında Nobel edebiyat ödülünü kazandı. Onun başlangıç yıllarını hissetmek isteyenler Lübeck’te Mann’ın hayatını ve eserlerini hatırlatan bir çok yer bulabilir. 

Cornelia Funke Dorsten’de 

Ağaç ev
© picture-alliance / Roland Weihrauch

Cornelia Funke’nin fantastik dünyaları 20 yılı aşkın bir süreden beri uluslararası toplumu büyülüyor. Kitaplardaki figürlerin okuyarak canlandığı Tintenherz serisi 20’nin üzerinde dilde yayımlanmış. Funke Kuzey Ren Vestfalya’nın Dorsten şehrinde büyümüş ve çocukken her hafta direklerin üzerine inşa edilmiş kütüphaneyi ziyaret etmiş, burası onun için bir ağaç ev gibiymiş. Aradan geçen zaman içinde kütüphane de Funke de taşınmış – fakat bir dernek halen kitap kurtlarını “Ağaç ev”de kitap okumaya davet etmeyi sürdürüyor. 

Goethe ve Schiller Weimar’da 

Weimar
© Wolfgang Spitzbart

Başlarda birbirlerinden hiç hazzetmiyorlardı, daha sonra dost oldular: Johann Wolfgang Goethe ve Friedrich Schiller. Kariyerlerinin doruk noktasında rüzgar onları Thüringen’deki Weimar’a attı. Orada hayatlarının sonuna kadar yaşadılar ve birbirlerine ilham verdiler. Goethe 1798 yılında Schiller’e “Bana ikinci bir gençlik bahşettiniz ve beni tekrar şair yaptınız” diye yazmıştı. Bugün Goethe Ulusal Müzesi veya Schiller’in oturduğu ev ziyaretçileri Weimar’ın klasik dönemine götürüyor. 

Hermann Hesse Calw’da 

Calw
© picture alliance / imageBROKER

Hermann Hesse “Siddhartha“ (1922) kitabında hayatın anlamını sorguluyor– bu kitap onu uluslararası düzeyde meşhur etmişti. Memleketi Baden-Württemberg’in Calw şehrinde bir anıt onun başlangıç yıllarını hatırlatıyor. Hesse hayatı boyunca şehirle bağını kopartmıyor: “Şair olarak ormandan veya nehirden, Wiesental’den, kestane ağacı gölgesinden veya çam ağacı kokusundan bahsediyorsam, o zaman burası Calw etrafındaki ormandır.“ 

Annette von Droste-Hülshoff Meersburg’da 

Meersburg
© picture alliance / imageBROKER

Annette von Droste-Hülshoff “Die Judenbuche“ (1842) gibi eserleriyle 19. yüzyılın en önemli Alman şairleri arasında yerini alıyor. Hayatının son yıllarını Konstanz Gölü’nde Meeresburg Kalesi’nde kızkardeşinin yanında geçirmişti. Meersburg’ta kendine ait küçük bir ev olan ve bugün müze olarak kullanılan Fürstenhäusle’yi edinmiş olsa da 1848 yılında kalede öldü.