Ana içeriğe geç

“Korona çatışmaları keskinleştirebiliyor”

Barış araştırmacısı Nicole Deitelhoff, silahlı çatışmaların pandemide de hız kesmeden devam ettiğini söylüyor.

Söyleşi: Helen Sibum, 21.07.2020
Libya: Sıhhi maskeli savaşçılar
Libya: Sıhhi maskeli savaşçılar © dpa/pa

Dünya genelindeki krizler ve çatışmalar Profesör Nicole Deitelhoff’ın araştırma alanı. Siyasetbilimci şimdiye kadar pandeminin bu konuda pek rol oynamadığını belirtiyor. Şimdi bunun değişeceğini söylüyor. Profesör Deitelhoff, Hessen Barış ve Çatışma Araştırmaları Vakfı Leibniz Ensitüsünün (HSFK) başkanı. Kendisiyle deutschland.de olarak yaptığımız söyleşide korona dönemlerinde krizlere yönelik açıklamalar getirdi.

Sayın Profesör Deitelhoff, yüzlerinde koruyucu maskeli silahlı savaşçılar: Korona pandemisi döneminde Kriz bölgelerinden böyle görüntüler yansıyor. Bir barış ve çatışma araştırmacısı olarak bu sizde nasıl bir etki uyandırıyor?

Öncelikle frustrasyon. Kriz bölgelerindeki çatışmaların hız kesmeden hatta kısmen keskinleşerek devam ettiğini görmek umut kırıcı. Çatışan tarafların toprak kazanımları veya siyasi hedefleri için pandemiden yararlandığını da gözlemliyoruz. BM Genel Sekreteri António Guterres’in sivil halkı korumak için küresel ateşkes çağrısı var. Ne yazık ki sadece çok küçük bir kesimde geçici ateşkes sağlanabildi, mesela Mayıs sonunda Afganistan’da. Kriz bölgelerinin çoğunda çatışmalar hız kesmeden devam etti, mesela Suriye veya Yemen’de.

Dieses YouTube-Video kann in einem neuen Tab abgespielt werden

YouTube öffnen

Üçüncü taraf içeriği

İçeriği gömmek için etkinliğiniz hakkında veri toplayabilen YouTube kullanıyoruz. Lütfen ayrıntıları kontrol et ve bu içeriği görmek için hizmeti kabul et.

Rıza formunu aç

Piwik is not available or is blocked. Please check your adblocker settings.

Çatışma ve barış araştırmalarında şimdiye kadar sağlık konusu nasıl bir rol oynadı?

Merkezi bir araştırma konusu olmadığı aşikar. Sağlık daha ziyade dolaylı bir rol oynadı, zira kalkınma ile barış arasında hep genel bir bağlantı var. Kalkınmanın önemli göstergelerinden biri bebek ölümleri veya aşılanma oranları. Elbette koronadan önce de salgınlar oldu ve bunlar araştırmalarda marjinal bir rol oynadı. Ama şimdiye kadar sağlığı çatışma kaynağı olarak ele aldığımız bir araştırma konusu düzeyine hiç gelmedi. Bu durum koronayla birlikte değişti; barış ve çatışma araştırmaları da bu konuda daha duyarlı hale geldi.

Video chat yoluyla uzlaşmaları eğilimlerini taraflara aktarmak zor.
Nicole Deitelhoff, Hessen Barış ve Çatışma Araştırmaları Vakfı Leibniz Enstitüsü Başkanı

Pandemi anlaşmazlık ve çatışmaları nasıl etkiliyor?

Korona pandemisinin ana unsuru faaliyetleri kısıtlamak. Temas yasakları ve sınırlamaları çatışma ortamlarında kendini belli ediyor. Üç açıdan bundan söz edebiliriz: Birincisi kırılgan yapıdaki post çatışma toplumlarında güvenlik güçleri sahadan çekildiği için çatışmalar tekrar alevlenebiliyor, mesela Latin Amerika’da. İkincisi BM misyonları, barışı koruyan güçler üslerini terk edemedikleri için baskı altında kaldı. Üçüncüsü de, kriz diplomasisinde arabuluculuğu sürdürmek neredeyse imkansızlaştı. Video chat yoluyla uzlaşma eğilimlerini taraflara aktarmak zor. Çatışan taraflar tatsız anlarda kapatma düğmesini tıklayabiliyor.

Öyleyse pandemide diplomasinin işi zor?

Diplomaside doğrudan temaslardan vaz geçmek çok zor. Diplomaside, ifade edilen sözlerin dışında beden diline ve başka etmenlere başvurmak de hayati önemde; örneğin muhtemel ödünlerin nerede verilebileceğini sezmek. Sanal ortamda bilgi paylaşılabilir, ama güven oluşturmak çok daha zor.

Koronanın Alman diplomasisi için büyük bir imkan yaratabileceğini düşünüyorum.
Hessen Barış ve Çatışma Araştırmaları Vakfı Leibniz Enstitüsü Başkanı

Bunun Alman ve Avrupa dış politikası açısından açabileceği alan nedir?

Koronanın Alman diplomasisi için büyük bir imkan yaratabileceğini de düşünüyorum, zira krizlerle mücadelede sivil çalışmaları çok uzun süredir şiar edinmiş bir çizgisi var. Korona bunun için bir uygulama alanı: Pandemiye karşı silahla mücadele edilemez. Burada ihtiyaç en iyi askeri strateji değil, en iyi yeniden toparlanma stratejisidir. Bu açıdan Alman diplomasisinin ve dış politikasının kapsamlı deneyimi ve uzmanlığı var. Almanya pandemi bağlamında çok güçlü biçimde AB bazlı ve “Avrupa Ekibi” inisiyatifi kapsamında hareket ediyor. Kriz önlemede ve kriz sonrasında sivil çalışmalar ne kadar ön plana çıkarsa Almanya ve Avrupa da dünya siyaset sahnesinde o kadar etkin olur.

Koronanın kriz ve çatışmaları daha ziyade keskinleştirdiğini söylüyorsunuz. Pandeminin dayanışmayı da güçlendirerek çatışan tarafları birbirine yaklaşmaya yönelteceğine inanmak saflık mıydı?

Temel sorun, krizlerin çoğunlukla son derece karmaşık yapıda olması: Soruna sadece bir iki devlet dahil olmuyor. Özellikle kaynayan kriz örneklerinin çoğunda hem devlet dışı çok sayıda şiddet yanlısı aktör, hem de – çoğunlukla son derece baskıcı – bir devlet yer alıyor veya dış devletlerin müdahalesi var. Sözgelimi Libya: Burada uluslararası düzeyde tanınan hükümet, devlet niteliği taşımayan rakip güçlerle savaşıyor. Bunlardan biri (General Hafter’in komutasındaki milis güçler) Rusya tarafından silah ve paralı askerlerle destekleniyor. Böylesi durumlarda, etik çağrıların etkili kılma şansı çok zayıf.

 

Siyasetbilimci Nicole Deitelhoff, HSFK  Başkanı
Siyasetbilimci Nicole Deitelhoff, HSFK Başkanı © Uwe Dettmar

Yani iyimser olmak için bir sebep yok mu?

Uluslararası anlaşmazlıklara bakınca maalesef yok. Buna karşı gerçekten bir şeylerin hareketlendiği yer ise AB. Son üç ayda şaşırtıcı bir hareketlenmeye tanık olduk, örneğin ortak borçların ortaya koyulması ve sınırlı ölçüde de olsa hukuki mutabakatlar. Bundan altı ay önce bunun küçük bir parçasını bile hayal edemezken inanılmaz bir dinamik ortaya çıktı. Yani dolaylı da olsa olumlu etkiler var: Hukuki düzenleme zemini oluşmasında yarar gören diplomatik aktörler krizde güçleniyor.

© www.deutschland.de