Ana içeriğe geç

“Avrupa fikirlerin kıtasıdır”

Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Johanna Wanka’yla Avrupa araştırma programları ve “Horizon 2020” ve “Erasmus+” üzerine söyleştik.

20.10.2014
© picture-alliance/dpa - Johanna Wanka

Sayın Bakan, Almanya AB üyesi ülkeler arasında Avrupa Araştırma Alanı’nın daha da geliştirilmesi için kendi stratejisini oluşturan ilk ülke. Bu stratejinin en önemli hedefleri neler?

Avrupa Almanya’nın başarılı bir araştırma merkezi olabilmesi için çok büyük önem taşıyor zira dünyanın farklı bölgelerindeki güçlü bilimsel merkezler karşısında gelecekte ayakta kalabilmemiz ancak cazip, verimli bir ortak çalışmaya dayalı Avrupa çapında bir işbirliğiyle mümkün olabilir. Federal Hükümet’in temmuz ortasında Bakanlar Kurulu tarafından karara bağlanan Avrupa Araştırma Alanı Stratejisi’nin amacı da bu sebeple Avrupa Araştırma Alanı’nı aktif bir şekilde daha da geliştirmek. Örneğin nüfusun yaşlanması, Alzheimer gibi nörolojik hastalıklar, iklim değişikliği ya da sağlıklı beslenmeye ilişkin sorular gibi meseleleri gelecekte uluslararası araştırma programlarıyla yani “Joint Programming Initiatives” ile daha yoğun ve güçlü şekilde araştırılabileceğiz. Bu stratejinin bir parçası da örneğin İsviçre’nin Lund kentinde bulunan European Spallation Source (ESS) gibi Avrupa çapındaki bilimsel araştırmaya yönelik büyük kurumsal altyapıları geliştirmek. ESS, Almanya ve 15 diğer Avrupa ülkesinin yeni tip bir nötron kaynağına sahip dünyanın en modern araştırma kurumlarından birinin inşasına karar kılması anlamına geliyor. Bilginin tek tek ülkelerin sınırlarını aşarak özgürce değiş tokuşu da Avrupa Araştırma Alanı’nın temel öğelerinden biri. Bu yüzden kamu kaynaklarından finanse edilmiş çalışmalar çerçevesinde ortaya çıkan bilimsel bilgilere, verilere ve yayınlara açık erişim (open access) için yeni yollar oluşturmayı da hedefliyoruz.

Avrupa Araştırma Alanı’nı (EFR) dünya genelindeki bilimsel rekabette cazip kılan nedir?

Avrupa dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 7’sini barındırırken dünyadaki bilimsel bilginin yaklaşık yüzde 30’unu üretiyor. Bu rakam gittikçe de büyüyor: Avrupa fikirlerin kıtası. Avrupa Araştırma Alanı AB üyesi ülkelerdeki araştırma sistemlerinin mevcut çeşitliliğini yapılandırıyor ve bizim Max Planck Enstitülerimiz gibi dünya klasmanındaki bilimsel kuruluşlar ve üniversiteler bünyesinde ulus ötesi takımların araştırma yapmasına ve öncü nitelikteki araştırma altyapılarını kullanmasına olanak tanıyor. “Mükemmeliyet merkezleri”ni temel alan araştırma olanaklarının bu çeşitliliği yalnızca Avrupa’da var.

Almanya’nın EFR stratejisi kimi eksikliklere de temas ediyor – örneğin araştırmacılara yönelik açık bir iş piyasası gibi. Bu zorlukla başa çıkmak için neler yapılabilir?

Bilimciler için açık bir iş piyasası stratejimizin önemli çalışma alanlarından. Bu noktada bizim için en önemli konu araştırmacıların hareket kabiliyeti. Ayrıca bilim ve araştırma alanlarındaki kariyer yollarının daha iyi planlanabilir ve şeffaf hale gelmesi de önemli. Örneğin araştırmacılar mesleki sebeplerle bir ülkeden diğerine taşındıklarında emeklilik durumlarına ilişkin güvenilir bilgilere ihtiyaç duyuyorlar. Yeni kuşak bilimcilere yönelik gelecek imkanlarını da iyileştirmeyi ve iyi yapılandırılmış doktora programlarının sayısını arttırmayı hedefliyoruz. Çok iyi çalışma ve araştırma koşulları ve açık bir “hoşgeldiniz kültürü” Almanya ve Avrupa’yı, tüm dünyadan en parlak yetenekler için cazip hale getiriyor.

Bir araştırma ve bilim merkezi olarak Almanya’nın Avrupa Araştırma Alanı’ndaki rolü nedir?

Bu son derece belirleyici bir rol! Biz bugüne kadar Avrupa Araştırma Alanı’nın yapılandırılmasında başarıyla birlikte çalıştık ve bu alanın daha da derinleştirilmesi bakımından iyi bir yoldayız. Bizim araştırma ve bilimde kuruluşlarımızın yürüttükleri çalışmalar Avrupa Araştırma Alanı’na yönelik stratejimizi gerçekleştirmek açısından çok büyük öneme sahip. Yapılması gereken, planlanan önlemlerin hayata geçirilmesi. Bunu başarmamızın tek yolu da politika, ekonomi, araştırma ve bilim alanlarında güvenilir ve yoğun bir işbirliği.

Avrupa Birliği’nin yeni Araştırma ve Yenilikçilik Çerçeve Programı “Horizon 2020” Avrupa Komisyonu’nun bütün araştırma ve yenilikçilik bağlantılı teşvik programlarını biraraya getiriyor. Bu konsantrasyonun sunduğu fırsatlar nelerdir?

Fikirlerin istihdama dönüşmesi gerekiyor. Bu da ancak araştırma ve teknolojik yeniliğin yenilikçi gelişme zincirinin teorik araştırmalardan uygulamalı ve piyasa açısından uygun araştırmaya dek uzanan tüm ayaklarını kapsamasıyla mümkün olabilir. Bilim ve ekonominin bu birlikteliği yalnızca üniversite ve araştırma kuruluşlarından araştırmacıları için son derece cazip fırsatlar sunmakla kalmıyor, küçük ve orta çaplı şirketleri de bu birlikteliğe dahil ediyor. Biz Almanya’da bu ileri teknoloji stratejisini uzun süredir uyguluyoruz ve tam da bu sebeple Bakanlar Kurulu’nda Eylül ayı başında bu stratejinin “yinelenmesi” kararını aldık. Bu alandaki tecrübelerimizi başarıyla Avrupa düzlemine taşımaktan ötürü de son derece büyük bir mutluluk duyuyoruz.

Bilimsel araştırmalar AB bütçesinin pek çok kalemi içinde ayrılan fonun arttırıldığı az sayıdaki alandan biri. Siyaset dünyasının ayrılan bu kaynak karşılığında bilimden beklentisi nedir?

Bilimsel araştırmalar sorular sorar ve çözümler üretir. Geleceğe yönelik acil sorulardan ve bilimin bunlara çözüm üretmesine yönelik beklenti az değil. Örneğin geleceğin çevreye dost ve akıllı taşımacılığı nasıl olacak, kaynakları ve hammaddeleri nasıl daha verimli kullanabiliriz? Bu yılın başında hayata geçirilen AB Araştırma ve Yenilikçilik Çerçeve Programı “Horizon 2020”de, daha önceki programa ayrılan bütçeye göre yaklaşık yüzde 25’lik bir artış sağlandı. Böylelikle “Horizon 2020” programına yönelik 2014’ten 2020’ye kadarki süreç için ayrılan toplam bütçe yaklaşık 77 milyar Avro’ya ulaşmış oldu. Alman bilim dünyası şimdiye kadar da güçlü bir katılım göstermişti. Beklentimiz araştırmacılarımızın gelecekte de iddialı ve yol gösterici tekliflerle, ciddi miktarda arttırılan bu bütçeden en iyi şekilde faydalanmaları ve böylece geleceğin büyük ve zorlu sorunlarına yönelik verimli çözümler üretme yönünde çalışmalarını sürdürebilmeleri.

Yenilikçilik ve teknolojik gelişmeye yönelik araştırmaların, daha genel kalan teorik araştırmalara kıyasla önceliği var mı?

“Horizon 2020” disiplin ve teknolojik alan ayrımı yapmadan yeniliklerin oluşması için alan açıyor ve fırsatlar yaratıyor. Programın yapısı ve seçilen konular çok farklı araştırma kuruluşlarının işbirliğini zorunlu kılıyor. Bu bağlamda yenilikçi ve teknoloji odaklı araştırma genel kapsamlı teorik araştırmanın karşıtı değil tamamlayıcısı. Avrupa’nın içerisinde somut yeniliklerin doğacağı yaratıcı fikirlere ihtiyacı var. Ancak bu şekilde gelecek için alternatif olanaklar ve istihdam sağlanabilir.

Alman aktörler şu ana kadar “Horizon 2020” kapsamında ne kadar aktif?

AB 7. Araştırma Programı kapsamında edindiğimiz deneyimler Almanya’da AB Araştırma Çerçeve Programı kapsamındaki Avrupalı partnerlerle yürütülen ortak projelere ilginin yoğun olduğunu gösteriyor. 7. Araştırma Programı’nda Alman kuruluşları 7000’in üzerindeki projeye dahil olmuştu. Alman araştırma kurumları Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı aracılığıyla yeni çerçeve programı “Horizon 2020”nin içeriğinin oluşturulması ve yapılandırılmasında da yoğun bir şekilde yer almıştı. “Horizon 2020”de yer alacak projelerin ilanı çok kısa bir süre önce tamamlandığı için henüz Alman kuruluşlarının başvurularının ne ölçüde başarıya ulaştığına ilişkin elimizde net bir sonuç yok. Fakat programa ilişkin ilk duyurulara ilginin yoğun olduğu ve Alman partnerlerin gelecekteki AB projelerinde önemli bir rol oynayacağı görülebiliyor.

1987’den bu yana AB’nin başarılı değişim programı Erasmus’la Avrupa çapında üç milyon üniversite öğrencisi desteklendi. 2014 yılından bu yana Erasmus Programı’nın adına bir de “artı” eklendi ve artık ortaöğretim ve yetişkinlere yönelik eğitim programlarını da çatısı altında topluyor. Erasmus+ yeni yapılandırmasıyla nasıl bir değer artışı sunuyor?

“Hayat boyu öğrenme” alt başlıklı önceki program da eğitimin farklı alanlarından dört farklı programı birleştiriyordu. Erasmus+ ile isim değişikliğinin yanısıra gelen yenilikse AB’nin gençlik ve spor programlarını da programa dahil etmesi. Almanya bu aşamada Erasmus ve Leonardo da Vinci gibi markalaşmış isimlerin korunması konusunda harekete geçti. Bunun yanısıra tüm programlardaki süreçler standartlaştırıldı ve kolaylaştırıldı, aralarındaki geçirgenlik arttırıldı ve farklı eğitim alanlarını birleştiren projeler için imkan açıldı. Artık üniversiteler meslek eğitim kuruluşlarıyla ya da ortaöğretim okullarıyla daha kolay işbirliği yapabilecek. Bir diğer önemli unsur da 2020 yılına kadar ayrılan bütçenin yaklaşık 15 milyar Avro’ya çıkarılmasıyla önemli bir artışın sağlanmış olması. Öylece bu süreçte 4 milyonu aşkın genç Avrupalı’nın daha Erasmus+ programından yararlanması sağlanacak.

Söyleşi: Johannes Göbel