Ana içeriğe geç

“Dijital mesleklerin 
geleceği var”

Federal Hükümet’in “internet elçisi” Gesche Joost, söyleşide görevlerini, hedeflerini ve şimdiye kadarki başarıları anlatıyor.

18.12.2014
© Mareen Fischinger/DeutscheTelekom AG - Gesche Joost

Sayın Joost, siz AB’ne Almanya’nın internet elçisi olarak atandınız. Göreviniz neyi kapsıyor?

AB’ye üye her ülke Brüksel’e bir “Digital Champion” gönderiyor. Bu elçilerden Avrupa dijital gündeminde ve üye ülkelerde olan bitenler konusunda köprü görevi üstlenmeleri bekleniyor. Biz yılda üç kez falan toplanıyoruz ve dijital gündemin gayet somut konularını ele alıyoruz. Son konu “Grand Coalition for Digital Jobs” oldu. Burada konu, dijital çalışma alanının geleceği. Bu da Güney Avrupa’da gençler arasındaki işsizliği azaltmak açısından son derece önemli bir başlık. Dijital meslekler bir gelecek umudu oluşturuyor. Bizler üye ülkelerin fikirlerini biraraya getirmek ve dijital iş alanındaki eğitimi iyileştirmek istiyoruz.

Büyük veri miktarlarının akıllı analizi anlamında “big data” tartışmalarına Almanya’da çok kişi kuşkuyla bakıyor. Bu soğuk duruş karşısında ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Şu sıralar big data üzerinden simgeleştirilen bir korku havası yaşanıyor. Verilerin kullanılma sınırlarını tanımlamak, yurttaşların kendi verileri üzerindeki denetim şeffaflığını sağlamak ve verilerin kullanımını durdurma hakkını güvence altına almak elbette önemli. Öte yandan enerjide dönüşüm hedefine big data analizleri olmadan ulaşılamaz. Birçok yenilikçi hizmet anonim verileri kullanıyor ve hayatımızı 
kolaylaştırıyor – örneğin navigasyon sistemimiz bizi trafik sıkışıklığına karşı uyarıyor. Bizim veri kullanımını toptan eleştirmek yerine, kişilere ait verilerin kullanımına net sınırlar getirmemiz gerekir.

Big Data – bu aynı zamanda büyük potansiyeller demek. Dijital devrim açısından bakıldığında sizce nerelerde eksiklerin kapatılması gerekir?

Almanya ve Avrupa’da, farklı veri tipleri arasında (örneğin “big data”, kişilere özel veriler ve “açık 
veriler” arasında ) ayrım yapan bir veri politikamızın olması gerekir. Big datanın kullanımında etik 
sınırlar tanımlamalıyız ve kişilerin verilerine nasıl yaklaşılacağı konusunu düzenlemeliyiz, kullanıcıların hangi verilerin kullanılmasına izin verdikleri 
konusunda kendi iradeleriyle kararlarını vermeleri için onlara yetki tanımlaması yapmalıyız. Verileri 
kullanma yetkinliği (data literacy) burada teşvik edilmesi gereken konsept.

Avrupa’nın diğer internet elçileriyle başarılı dijital konseptler hakkında da fikir alışverişinde bulunuyorsunuz – sizi etkileyen fikirler hangileri oldu?

2013 yılında başlatılan “Code Week”te çok sayıda okulda ve kamu kurumunda programlama kursları 
verildi. AB ülkelerinin tamamına yakını bu çalışmaya katıldı. Almanya ilk olarak 2014’te bu uygulamada yer aldı – çocuklara ve gençlere dönük 70’ten 
fazla programla. Bu önemli bir konu, programlamayı 
öğrenmenin ilkokuldan başlaması gerektiğini düşünüyorum. İkinci bir örnek: Başka ülkelerde, örneğin İskandinavya’da belli alanlarda üniversite eğitimi teknolojideki yeniliklere daha hızlı ayak uyduruyor. Öğretimin pratiğe uygun becerileri kazandırması için kendini geliştirmesi gerek. Almanya dijital ağ alanındaki eğitimde şimdiye kadar öncü bir konum­da olmadı, epey çekinik davrandı. Buradaki pozisyo­numuzu daha cesur belirlemeliyiz ve ağın yeni imkanlarını kullanmalıyız.

Söyleşi: Clara Görtz

Prof. Dr. 
Gesche Joost

Berlin Sanatlar Üniversitesi’nde tasarım araştırmaları alanında profesör. 2014 
Martında Federal Ekonomi ve Enerji Bakanı Sigmar Gabriel tarafından Avrupa Komisyonu’nun bir inisiyatifi olan “Digital Champion” kapsamında Almanya’nın 
elçisi olarak atandı. Hedeflerinden biri, 
sadece tekniğe aşina bir azınlığı değil 
tüm toplumu kapsayan bir dijital toplum