İnsan hakları için mücadelenin anlamı
Bundan 70 yıl önce İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi imzalandı. O zamandan bu yana nelerin iyileştiği ve hangi zorlukların devam ettiği konusunda söyleşi.
“Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar.” 10 Aralık 1948’de BM Genel Kurulu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini imzaladı. O zamanda beri neler gerçekleşti? İnsan hakları politikasının uğraşması gereken zorluklar neler? Bu sorulara, Erlangen-Nürnberg Üniversitesi İnsan Hakları ve İnsan Hakları Politikası Bölümü profesörü ve BM Din ve İnanç Özgürlüğü Özel Raportörü Heiner Bielefeldt cevap veriyor.
Sayın Profesör Bielefeldt, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi hukuken bağlayıcı değil. Buna rağmen neden önemli?
İnsan haklarının korunmasında “ana doküman” olarak bu metin, bağlayıcı o kadar çok sözleşmede alıntılandı ki, bir doğal hak seviyesine geldi. Bu metnin bir avantajı kolay okunması ve anlaşılması. Birkaç sayfada vatandaşlıkla ilgili, siyasal, ekonomik ve kültürel haklar sıralanıyor. Bu bütünsel bakış olmazsa hakları birbirinden kopuk düşünme tehlikesi var.
Geçtiğimiz 70 yılda Almanya’da ve uluslararası alanda insan hakları politikası ne bakımlardan iyileşti?
Pek çok şey iyileşti. Sosyal hareketler, örneğin engelliler hareketi kendi sorunlarını insan hakları meselesi olarak ifade ettiler ve insan hakları konseptini genişlettiler. 70 yıl önce eşcinsellerin eşit haklara kavuşmasının insan hakkı bağlamında talep edilmesi düşünülemezdi. İşkenceyi önleme konusunda da başarılar sağlandı.
İnsan hakları polikasının uğraştıran zorluklar neler?
Teknolojik gelişme, insan hakları bakımından cevaplar bulmamızı gerektiren yeni sorunları gündeme getiriyor, örneğin biyoteknoloji alanında. Ayrıca insan hakları normlarını ve kurumlarını zayıflatmayı veya bunlara zarar vermeyi hedefleyen siyasi otoriteryanizmin yeniden canlanmasına tanık oluyoruz. Neleri kaybedebileceğimizin bilincinde olmamız gerek.
Newsletter #UpdateGermany: You would like to receive regular information about Germany? Subscribe here to:
