Ana içeriğe geç

Dini aktörler çatışma durumlarını nasıl azaltabilirler?

Dini motivasyonlarla hareket eden aktörlere karşı çatışmanın tarafları bir nevi güven kredisi tanıyor.

29.09.2017
Kolombiya Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos Papa Franziskus ile
Kolombiya Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos Papa Franziskus ile © dpa

1 _ Kolombiya

Kolombiya’da geçtiğimiz yıllarda yürütülen barış ­sürecinde Katolik kilisesinin temsilcileri arka planda önemli rol oynadılar, zira iki taraf da onlara karşı güven besliyordu; ilk aşamada halk oylamasında ­reddedilen barış anlaşmasının revizyondan geçirilmesinde de etkili oldular.

2 _ Mozambik

İç savaşla sarsılan Mozambik’te Katolik bir cemaat olan Sant’ Egidio hareketi Kardinal Goncalves’le birlikte 1992’de iç savaşın göbeğinde istikrarlı ve kalıcı bir barış anlaşmasına aracılık yaptı. Daha öncesinde Birleşmiş Milletlerin girişimi başarısız olmuştu ve durum umutsuz görünüyordu. Sant’ Egidio 2010’da Gine/Konakri’de de bir barış anlaşmasının ortaya çıkmasını sağlayarak, 50 yılın ardından ülkede ilk demokratik seçimlerin yolunu açtı. Halihazırda bu cemaat Orta Afrika Cumhuriyeti’nde bir ateşkes için uğraşıyor.
 

3 _ Ruanda

Ruanda’da 1994’te (Hıristiyan) Hutu’ların 100 gün içinde 800.000’den fazla (Hıristiyan) Tutsi’yi acımasızca katlettiği soykırımda sadece bir halk kesimi şiddete karşı çıktı: Ruandalı Müslümanlar. Siyasi nefret ve şiddet propagandasının nereye varacağını daha başlarda fark etmişlerdi. Cesurca buna karşı seslerini yükselttiler, şiddeti Kuran’a aykırı diye mahkum ettiler ve Müslümanların okullarında, çocukları ve gençleri propagandaya karşı duyarlı ve bağışık kılacak eğitim programları getirdiler. Şiddeti reddettiler ve ölüm mangalarından kurtulmaya çalışan mültecilere, hangi dinden ve etnik gruptan olduğuna bakmadan yardım eli uzattılar, onları sakladılar, yiyecek ihtiyaçlarını karşıladılar ve kendi hayatlarını da tehlikeye atarak onlara siper oldular.

4 _ Benin

Benin’de 1989/90’da demokratik rejime geçilmesinin şiddetsiz gerçekleşmesinde öncelikle Kardinal Isidore de Souza’nın payı var. 1990 Şubatında ­toplumun tüm önemli kesimlerini ve siyasi gruplarını temsil eden yaklaşık 500 delegelik Conférence Nationale des Forces Vives de la Nation’u oluşturdu. Bu ulusal kongre onun başkanlığında birkaç gün içinde demokratik ve ekonomik reformlarda uzlaşmaya vardı ve tüm güçler şiddetten uzak durma ­taahhüdünde bulundu. Isidore de Souza daha sonra – Katolik Kilisesinin geçerli kurallarına aykırı olmasına rağmen, istisnai olarak Papa’nın da onayıyla – geçiş hükümetine ve nihayet yasama meclisi Haut Conseil de la République’e başkanlık etti. Bu yüksek siyasi görevleri ana faaliyet olarak üstlenerek de ­gerilimin tarafı olan kesimler arasında doğrudan ­uzlaştırıcı rol oynayabildi, onları sisteme entegre edebildi ve sistem değişikliğini baştan itibaren ­şiddetten uzak geliştirebildi. Bu katkılardan sonra 1993’da tekrar asli işi olan dini görevlerine çekildi.

5 _ Dac (Demokratik Almanya Cumhuriyeti)

Eski Doğu Almanya devletindeki (DAC) protesto ­hareketi Protestan Kilisesinin katılımı olmasa pek gelişemezdi ve 1989’daki “barışçıl devrim” uzun ­süre barışçıl kalamazdı. Bu süreçte önde gelen din temsilcileri farklı biçimlerde etkili oldu: Birincisi ­kilise muhalif kişilerin ve grupların bir araya gelebileceği bir çatı sundu, DAC’de bunun alternatifi yoktu. İkincisi kilisenin temsilcileri muhalif hareketin önemli yönlendiricilerindendi. Üçüncüsü kilisenin temsilcileri devletle halk arasında görüşmelere aracılık ettiler, özellikle de 1989 Güzünde kitle gösterilerinin şiddetle bastırılmasından korkulduğu dönemde. Dördüncüsü de erkek ve kadın rahipler tüm ­politik düzeylerdeki “yuvarlak masalar”da yer alarak 1989/90 dönemindeki geçişin yönlendirilmesinde etkili oldular, yeniden birleşmeden sonra da çeşitli politik işlevler üstlendiler.

6 _ Şili / Arjantin

Papa Johannes Paul II. 1978’de Beagle Kanalı boyunca uzanan sınırda Şili ve Arjantin arasında boyutları öngörülemeyecek şiddette kanlı bir çatışmayı kelimenin tam anlamıyla önledi. Papa’nın temsilcileri altı yıl boyunca iki komşu ülke arasında “barış ve dostluk antlaşması”nın üzerinde çalıştılar ve sonunda başarılı oldular.

7 _ Kamboçya

Kamboçya’da iki milyon insanın (nüfusun yaklaşık dörtte biri) ölümüne sebep olan Pol Pot ve Kızıl Kmerler’in dehşet rejiminden sonra 1979’da Budist rahip Maha Ghosananda’nın başlattığı barış ve barışma hareketi önemli bir güç haline geldi ve siyasette ve toplumda duymazdan gelinemeyecek bir çağrı oldu.

8 _ Avrupa

Protestan rahip Frank Buchman “Ahlaki Güçlenme” hareketiyle (bugünkü adıyla “Caux İnisiyatifleri”) birçok çatışmalı sorunun çözümüne enformel aracılıkla katkıda bulundu ve diplomatik dilde “iyi hizmet” denen faaliyetler gerçekleştirdi. Bir zamanların “ebedi düşmanları” Fransa ve Almanya arasında İkinci Dünya Savaşından sonra dostluğun gelişmesinde hareketin ciddi katkıları oldu; iki tarafın din temsilcileri de bu sürecin ilerlemesinde etkili oldular.

9 _ Hindistan

Gandi döneminde İngiliz işgali altındaki Hindistan’da ülkenin kuzey batısında sınır bölgesinde Müslüman lider Abdul Ghaffar Khan koyu bir İslami çizgide, ama aynı kararlılıkla şiddet karşıtı ve başka dinlere toleransla yaklaşan direniş hareketi “Tanrının Hizmetçileri”ni (Khudai Khitmatgaran) başlattı. Şiddete eğilimli olarak bilinen Peştunlar arasında etnik grupların kendi kaderini tayinini savunan ve birlik içinde, çok dinli bir Hindistan için çalışan barışçı bir muhalif hareketin yayılması ayrıca dikkate değer. Birkaç yıl içinde, Gandi’nin “modern masal” diye nitelediği bir dönüşüm yaşandı.

10 _ Filipinler

Filipinler’in diktatörü Ferdinand Marcos’un baskı rejiminden 1986 yılında büyük ölçüde şiddete başvurmadan çıkılabilmiş olması öncelikle Katolik Kilisesinin büyük kısmının dahil olduğu çabalar sayesindeydi. Rahipler cemaatlerde halka şiddetten uzak bir yaklaşımı telkin ettiler ve “Halkın Gücü Devrimi”nin başarısının temelini oluşturdular.

11 _ Kaşmir

Quaker’lerin kurduğu Barış Kilisesinin temsilcileri, Hindistan-Pakistan sınırında ihtilaflı bölge Kaşmir’deki (1965/66) ve Nijerya bölgesi Biafra’daki (1967–70) kanlı iç savaşta arabuluculuk yaptılar; şiddete dönüşen gerilimlerde bu tür faaliyetlerini – bilinçli olarak arka planda kalarak, medyatik bir görünürlükten kaçınarak – daha sonra da devam ettirdiler.

12 _ Latin Amerika

Nikaragua, El Salvador, Guatemala ve başka Latin Amerika ülkelerinde (özellikle 1980’li, 1990’lı yıllarda) bazı Katolik rahipler, ama aynı zamanda Dünya Kiliseler Konseyi (ÖRK), Luther Dünya Birliği ve Mennonitler şiddete başvurulan çeşitli gerilimlerin aşılmasında etkin rol oynadılar.

13 _ Barış için dinler

Bosna Hersek’te ve Kosova’da, Liberya, Sierra Leone ve başka ülkelerde Dinler Arası Konsey’in (Interreligious Councils) ulusal birimleri çok çeşitli faaliyetlerle siyasi gerginliklerin azaltılmasında yapıcı katkılar sağladılar; girişimlerin birçoğu dinler arası barış ­organizasyonu Religions for Peace’den geldi. Sözgelimi Bosna Hersek Dinler Arası Konseyi IRC-BiH, dini özgürlüklere ve din ile devlet arasındaki ilişkilere ­yönelik bir yasa teklifi geliştirdi ve 2004’te üç etnik grubun ve onları temsil eden bölgesel yönetimlerin rızasıyla yürürlüğe sokulmasını sağladı. Sierra Leone’de Dinler Arası Konsey erken harekete geçerek iç savaşın dini içerik kazanmasını engelledi. ­Gerçi iç savaş engellenemedi, ama daha da yayılmasının önüne geçildi ve şiddet son bulduğunda bir ­zamanların düşman tarafları arasında iletişimi kolaylaştırdı.

© www.deutschland.de