Madde 14: Mülkiyet Güvencesi
Anayasa hakkındaki bir filmin yapımcısı rejisör Harald Siebler, mülkiyetin neden yükümlülük doğurduğunu anlatıyor.
Dünyadaki, Avrupa’daki ve Almanya özelindeki güncel durum, demokrasimize ve onun temel değerlerine yaklaşım konusundaki tartışmayla bağlantılı olarak şu anda dikkatleri anayasanın 14. maddesine ve onun 2. fıkrasına celbediyor. Konut ve kira politikası özel vakasında Berlin’deki en son gösteriler ve kamuoyunun ve partilerin son gündemi, mülkiyet tartışmasının ve mülkiyete yaklaşım biçiminin içerdiği patlayıcıyı ve onun tahrip gücünü gözler önüne seriyor.
„ Mülkiyet yükümlülük doğurur. Mülkiyet hakkının kullanımı aynı zamanda toplumun yararına hizmet etmelidir“. Peki ama, toplumsal ve ekonomik sistemimizdeki rekabet durumunun bireysel başarı serüvenine endekslendiği ve ağırlığın pek de öyle kollektif başarı yaşantısına verilmediği bir dönemde bu ne anlam taşıyor ki?
Bu bir temel soru. Çünkü mülkiyet, mülk sahipleri bu yükümlülüğü yerine getirmediklerinde, toplumun yararına olma iddiasını yitiriyor. Demokratik, toplumsal dayanışma düşüncesi tahrip edildiğinde; halkın mülkiyet sahipleri ve mülksüzler diye ayrışması -ve böylece toplumsal bölünme- teşvik edilmiş oluyor.
Mülkiyetin birincil olarak sermayeyi artırmaya hizmet ettiği, normal halkın her durumda “elini cebine atması” talep edildiği yerde, mülkiyet amaç dışı kullanılarak parasal paylaşımın bir aracına dönüşür.
Peki ne yapmalı? İlk önce demokrasimiz ve temel değerlerimiz için halk bilincinin uykudan uyandırılması gerekir. Dayanışma toplumu genel olarak bilincimizde ve günlük olarak hayatımızda yer etmelidir. İlkesel soru 14. maddenin iddiasında ifade buluyor: Mülkiyet toplum yararına ve dolayısıyla toplumsal anlayışımızın daha da gelişmesine -bir yandan mülkiyete, öte yandan mülksüzlüğe saygı kaybolmadan- nasıl hizmet eder?
Daha yüksek, daha büyük, daha fazla, daha daha fazla, mantıksızlık açısından bakıldığında, istif edilen onca mülkiyet, mezarlıkta bir anlam taşımıyor. Üstelik, çevre tahribatı, iklim değişikliği ve hatta insani ve maddi kaynaklarımızın kazanç endeksli sömürülmesinin yol açtığı sonuçlar açısından da baktığımızda, mülkiyet konusunda bir zihniyet değişikliğine gitmemiz şart değil mi? Mülk sahiplerinin, 14. maddenin güvencesine ve onun iddiasına gerçekten de layık olabilmeleri için.
Federal Almanya Cumhuriyeti Anayasası 14. Maddesi: Mülkiyet Güvencesi
- Mülkiyet ve miras hakları güvence altındadır. Bu hakların kapsam ve sınırları yasalarla belirlenir.
- Mülkiyet yükümlülük doğurur. Mülkiyet hakkının kullanımı aynı zamanda toplumun yararına hizmet etmelidir.
- Kamulaştırma, ancak toplumun yararı için olanaklıdır. Kamulaştırma yalnız tazminatın biçim ve ölçüsünü düzenleyen bir yasayla veya bir yasaya dayanarak yapılabilir. Tazminat, toplumun ve ilgililerin yararları adaletli bir biçimde denkleştirilerek belirlenir. Tazminatın miktarı üzerinde anlaşmazlık halinde, adli yargı nezdinde kanun yolları açıktır.
You would like to receive regular information about Germany?
Subscribe here: