Ana içeriğe geç

Berlin Güvenlik Konferansı

Berlin Güvenlik Konferansı (BSC) Avrupa Birliği’nin ortak güvenlik ve savunma politikası için önemli bir platform. Devlet Bakanı Michael Roth’a üç soru yönelttik.

28.11.2016
© dpa/Michael Kappeler - Security

Sayın Roth, siz Berlin Güvenlik Kongresine katılmanın anı sıra danışmanlar kurulunun da bir üyesisiniz. Avrupa Birliği’nden Sorumlu Devlet Bakanı olarak güvenlik ve savunma politikası konusunda bu kadar aktif olmanızın nedeni ne? Bu daha ziyade NATO’nun sorumluluğu değil mi?

Güvenlik ve savunma politikası Avrupa projesinin asli meselelerinden biri olmak zorunda. Avrupalıların Avrupa Birliği’nden beklentileri haklı olarak büyük. Özellikle de güvenlik ve savunma söz konusu olduğunda. Ben bu konuyu ciddiye alıyor ve Avrupa Birliği içerisindeki işbirliğinin asli unsurlarından biri olarak görüyorum. Bunun kimilerince ortaya sürüldüğü üzere AB’nin askerileşmesiyle uzaktan yakından alakası yok! AB’nin uluslararası politikadaki rolünün ABD’deki seçimlerden sonra ne kadar değişeceğini zaman gösterecek.

Avrupa genelinde güvenlik politikası alanında işbirliğinin köklü bir tarihi var: NATO’nun kuruluşuna paralel olarak Avrupa Ekonomik Topluluğunun kurucu ülkeleri de güvenlik meselesine eğilmeye başlamıştı. Avrupa Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (GSVP) günümüzde bu alandaki pek çok önemli sorunu kapsıyor. Avrupa Birliği’nin çatışma ve krizlerin çözümü konusunda NATO’ya rakip değil onun tamamlayıcısı olarak ortaya koyabileceği avantajları ve araçları var.

Konferansın açılışını Fransız meslektaşınızla birlikte yapacaksınız. Almanya ve Fransa arasında bu alandaki işbirliğinin nasıl bir yeri var?

Fransa bizim dış politika ve güvenlik politikası alanlarındaki en önemli ortağımız. “Almanya-Fransa motoru” iyi işlediği sürece bu durum AB’nin tamamı için faydalı sonuçlar doğuruyor. Geçtiğimiz süreçte ortak güvenlik ve savunma politikasına ilişkin aralarında Alman Dışişleri Bakanının Haziran ayında sunduğu “Güvenli Olmayan Bir Dünyada Güçlü Avrupa” başlıklı raporu ve Eylül ayında her iki ülkenin savunma bakanları tarafından AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Sorumlusu Federica Mogherini’ye sundukları bir mektup da dahil olmak üzere Fransa’yla kapsamlı ortak önerilerde bulunduk. Avrupa Birliği’nin diğer ülkeleri de Avrupa Konseyinde bu önerilere olumlu yaklaştı.

Geçtiğimiz yıl gerçekleşen acımasız Paris saldırılarına verdiğimiz ortak tepki de Fransa’yla aramızdaki son derece yakın ve dayanışma üzerine kurulu işbirliğinin bir kanıtıydı. Fransa, AB tarihine ilk defa diğer üye ülkeleri silahlı bir saldırıda kendisine destek olmak için yardıma çağırdı. Almanya da buna olabilecek en çabuk ve etkili şekilde karşılık verdi: Örneğin Mali’deki askeri katkılarımızı arttırarak Fransız ordusunun buradaki yükümlülüklerini azaltmış olduk. Ayrıca uluslararası IŞİD karşıtı koalisyona katılan havadan istihbarat, yakıt ikmali, AWACS sistemi dahilindeki istihbarat unsurlarımız ve Fransa’nın Charles de Gaulle adlı uçak gemisine sunduğumuz güvenlik desteği de bu çağrıya verilen karşılığın parçaları.

Brexit ve ABD seçimlerinin sonuçları Avrupa’nın ortak güvenlik ve savunması bağlamında ne ifade ediyor?

Öncelikle İngiltere’nin, AB ile gelecekteki ilişkilerine ve dolayısıyla ortak güvenlik ve savunma politikasına yönelik işbirliği konusundaki beklentilerini açıklaması gerekiyor. Biz İngiltere’yle gelecekte de güçlü ilişkilere sahip olmayı diliyoruz. Fakat bizim için Avrupa Birliği’nin birlik ve bütünlüğü her zaman için en büyük öncelik olmaya devam edecek.

ABD’deki seçim sonuçları da buna benzer bir ortamı beraberinde getiriyor. Açıkça altını çizmek gerekirse ABD ile ilişkilerimiz her şeyden önce ortak değerler üzerine kurulu. Yeni ABD yönetiminin pek çok konudaki tutumu henüz tamamıyla belirsiz. Fakat seçimlerden sonra kesin olarak ortada olan bir şey varsa o da Amerikalı ve Avrupalıların birbirlerine ihtiyaç duyduklarıdır. NATO bünyesinde karşılıklı anlaşma sağlanmalı ve bu kurumun daha önce de olduğu gibi bir dayanışma birliği olmaya devam edeceği garanti altına alınmalı. ABD ve AB’nin küreselleşmeye yön vermek için ortak pozisyonlara ihtiyacı var. Neticede ülke politikasındaki değişikliklerden bağımsız olarak güçlü ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler baki kalacak.

İlk soruya geri dönmek gerekirse BSC gibi konferanslar gündemdeki bu gibi tartışmalar için de eşsiz birer platform sunuyorlar.

Berlin Güvenlik Konferansı 29-30 Kasım 2016 tarihleri arasında düzenleniyor

www.european-defence.com

© www.deutschland.de