Ana içeriğe geç

Diyalog ve Karşılaşma

Kardinal Marx, Kiliselerin barışçıl bir dünya için yaptıkları çalışmaları anlatıyor. 

07.10.2019
Reinhard Kardinal Marx
Reinhard Kardinal Marx © dpa

„Asrın resmi, Papa II. Johannes Paul‘un 1986 yılında dünya dinleri ile Assisi’de yapılan bir buluşmadaki resmiydi. Bu bir vizyondu. Bunun bir başlama vuruşu olduğunu ve dinlerin 21. yüzyılda insanların sorunlarına getirilecek çözümün bir parçası olacaklarını, daha fazla barış sağlayacaklarını, bir insanlık ailesinin iç içe kaynaşacağını; özellikle dinlerin de birbirlerine kucak açmak ve birlikte bir sinyal vermek için çaba harcadıklarında, bunun gerçekleşeceğini düşündük. Bunun pek de öyle kolay gerçekleşmediğini hepimiz biliyoruz. Daha ziyade ayrışmaların ve gerilimlerin, benliğini yitirme korkusunun, başkalarından duyulan korkunun arttığını biliyoruz.

Ve buna rağmen Assisi’deki asrın bu resmi bir laytmotif olarak kalıyor; her hâlükârda benim için, ve hepimiz için. Bunun zor olduğunu ve daha sonra her şeyin umulan şekilde gerçekleşmediğini biliyoruz.

Papa II. Johannes Paul 1986’da, Hristiyanlık dışındaki dinlerin hemen hemen 80 temsilcisini ve bir o kadar da Hristiyan din cemaatleri temsilcisini Assisi’ye davet etmişti.
Papa II. Johannes Paul 1986’da, Hristiyanlık dışındaki dinlerin hemen hemen 80 temsilcisini ve bir o kadar da Hristiyan din cemaatleri temsilcisini Assisi’ye davet etmişti. © dpa

Ama bunun sürdürülebilir bir çalışma da gerekli. Diyalog ve karşılaşma bir fırsattır, barışçıl ve özgür bir dünya için fırsat. Zaten başka türlü nasıl olabilirdi ki? Göz hizasında karşılaşmak, karşıdakine kualk vermek ve diğerine; hem de savunduğu farklı pozisyonunda, o pozisyonu üstlenmek zorunda kalmaksızın saygı göstermek mümkün değilse eğer, o zaman diyalog için bir dayanak yok demektir.

Bu zorlu görevin daha da büyüdüğünü hissediyoruz; göç ve entegrasyon konuları dile getirildi. Kapanmamış bir konu bu. Entegrasyon ne demektir? Bu konuda on yıllardır tartışıyoruz. Ama bu; diyalog ve insanlar arası ilişki olmadan yürümeyecektir. Özellikle Hristiyanlığın İslamla diyaloğu göz önüne alındığında, yeniden bir taleple karşı karşıyayız. Çünkü belki de bütün dinlerle daha önceki diyalog girişimlerinde öğrendik; yoğunlaşmak zorunda olduğumuzu, diyaloğun yapısının belirlenmiş olması gerektiğini, bütün farklılıkların ötesinde ve sadece genel olarak gerçekleşemeyeceğini. Bizim için ülkemizdeki oldukça zorlu bir görev, Hristiyanlıkla İslam arasındaki diyalog. Diyalog; birbirimize karşı olmayı geride bırakmamızı, yanyana olmamızı, birbirimize doğru hareket etmemizi sağlamak zorundadır. 

Nefretin her biçimine ve dinsel gerekçeli şiddetin her türüne karşı harekete geçmek zorunda olan Müslümanlar ve Hristiyanlar olarak birlikte ayağa kalkmak zorundayız. Sürekli olarak kamuoyunda söz almanın bir yolunu bulmak ve kendi cemaatlerimizin içinde de nefret ve ayrımcılığın, diyalogdan kaçınmanın ve düşmanlığın yer tutamamasını sağlamak zorundayız. Bu, özellikle Yahudi düşmanlığı için geçerlidir. Ama her türlü birlikteliği imkansız kılan nefret dolu İslamofobiye karşı da tavır almak zorundayız. Burada da Müslümanlar ve Hristiyanlar olarak, özellikle bir noktayı birlikte göze almalıyız: Korku çığırtkanlarına karşı ayağa kalkmayı.“

Almanya Piskoposlar Konferansı Başkanı Reinhard Kardinal Marx, Ekim 2018 Berlin, CIBEDO’nun 40. Yıldönümü Töreni vesilesiyle tören konuşmasından bölümler.

Konuşmanın tamamını okuyunuz

You would like to receive regular information about Germany?
Subscribe here: