Küresel çapta türlerin korunması
Türlerin korunması-pandemi ilişkisini, oksijen soluyabilmemiz için türlerin korunmasına neden ihtiyacımız olduğunu buradan öğrenebilirsiniz.
Türlerin korunması ve korona pandemisi
Korona pandemisi ya da ebola virüsü hastalığı gibi bazı hastalıklar, hayvanlar aleminden geliyor. Zoonotik hastalıklar olarak adlandırılan, hayvanlardan insanlara bulaşan bu tür hastalıklar genelde, insanların el değmemiş ekosistemlere girmesi ve buralarda insan bağışıklık sisteminin henüz adapte olmadığı virüslerle karşılaşmasıyla ortaya çıkıyor. Almanya, korona pandemisi patlak vermeden önce de bu konuyla ilgili çalışmalarda bulunmaya başlamıştı. Dışişleri Bakanlığı 2019’den beri Wildlife Conservation Society (Yaban Hayatı Koruma Topluluğu) ile birlikte Berlin’deki “One Planet, One Health, One Future” (“Bir Gezegen, Bir Sağlık, Bir Gelecek”) konferansını düzenliyor. Yaklaşık 50 ülkeden gelen bilim insanı, politikacı ve aktivist her yıl bir araya gelip ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasıyla pandemi risklerinin nasıl azaltılabileceği konusunda tartışmalar yürütüyorlar.
Biyolojik çeşitlilikle ilgili uluslararası anlaşmalar
Biyolojik çeşitliliğin uluslararası düzeyde korunmasının önemli bir ayağını uluslararası anlaşmalar oluşturuyor. Tam da bu nedenle Washington Sözleşmesi (CITES) 1976’tan beri Almanya’da da yürürlükte. Bugüne kadar 183 ülke tarafından kabul edilen sözleşme çerçevesinde, tehdit altındaki yaklaşık 5.600 hayvan ve 30.000 bitki türü korunuyor. CITES kapsamındaki hayvan ve bitkilerin yanı sıra Almanya, göç eden vahşi hayvan türlerinin korunması için de çaba gösteriyor. 1983 yılında yürürlüğe giren Bonn Sözleşmesi ile sözleşmeye taraf olan 130 ülke, göç sırasında ulusal sınırları aşan hayvanları korumayı taahhüt ediyor.
Denizlerin korunması
Eskiden sularında ton balıkları ve köpekbalıklarının kaynadığı bazı denizler bugün genelde büyük bir boşluğun olduğu yerler. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, tüm balık stoklarının yaklaşık yüzde 33’ü bugün biyolojik sınıra kadar avlanmış, yüzde 60’ı ise tükenmiş durumda. Bu yüzden de Almanya, deniz ve okyanuslardaki biyolojik çeşitliliğin korunması için uluslararası düzeyde çaba gösteriyor. Yeryüzündeki, çeşitlilik açısından en zengin ve en üretken biyotoplar arasında sayılan mangrov ormanlarının korunmasını da buna dahil. 3000’nin üzerinde balık türüne yaşama ve üreme alanı sunan mangrov ormanları balık stoklarının muhafaza edilmesinde önemli bir role sahip. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) ve Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) ile birlikte Almanya, 15 farklı ülkede yürütülen 40 proje kapsamında mangrov ormanlarının korunması ve yeniden canlandırılmasını destekliyor.
You would like to receive regular information about Germany? Subscribe here: