
Tarih, 12 Haziran 1942: Frankfurt am Main doğumlu Anne Frank’a, 13. doğum gününde babası kırmızı beyaz kareli bir hatıra defteri hediye ediyordu; yıllar sonra bütün dünyayı etkileyecek olan bir hediye.
Anne dört yaşındayken, onun Yahudi ailesi, nasyonal sosyalistler yüzünden Hollanda’ya kaçtı. Nazi Almanya’nın ordusu o ülkeye de saldırarak işgal ettikten sonra, Frank ailesi arka binalardan birine saklanmak zorunda kaldı. Anne, günlüğünü işte orada yazdı: Hayalleri hakkında, gizli yaşamak hakkında, aşık olmak ve gençlik çağları hakkında. İki yıl sonra aile saklandığı yerde yakalanarak tutuklandı.
Anne Frank 1945 ilkbaharında, İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden birkaç hafta önce, Bergen-Belsen toplama kampında öldü. Sadece 15 yaşındaydı. Lakin onun kelimeleri, onun öyküleri, onun kırmızı beyaz kareli hatıra defteri, savaştan sonra da var oldu; 70 dile tercüme edilerek Frankfurtlu o kız çocuğunu dünyaca meşhur etti.

Sophie Scholl iyi bakılarak büyüdü Baden-Württemberg’de. Nasyonal sosyalistler iktidara geldiklerinde, o henüz on iki yaşındaydı. Tıpkı ağabeyi Hans Scholl gibi ilk başlarda Hitler Gençliği için coşku duyuyordu, ama kısa süre içinde nasyonal sosyalistlerin ideolojisine sırt çevirdi. İki kardeş, „Weisse Rose (Beyaz Gül)“ adını taşıyan barışçıl direniş grubuna katıldı. 18 Şubat 1943’te Sophie ve ağabeyi, Münih Ludwigs-Maximilian Üniversitesi dersliklerinin önünde gizlice bildiri dağıtıyorlardı. Sophie, koşarak ikinci kata çıktı ve bir tomar bildiriyi oradan aşağıya, binanın aydınlığına attı. Bir hademe, iki kardeşi yakalayarak siyasi polis örgütü Gestapo’ya teslim etti. Dört gün sonra ikisi birden asıldı.


Büyükannesine ve dedesine anne ve baba diyordu. Büyükannesi aktif siyaset yapıyordu, küçük Alice’ye dedesi bakıyordu. Cinsiyetlere biçilen geleneksel rol anlayışını bu aile daha o zamanlar delmişti. 1942 doğumlu Alice Schwarzer, gazeteci, yayıncı, feminist ve Almanya’nın en tartışılan kişiliklerinden biri. 1970’li yıllarda “Karnım benimdir” sloganı altında kısıtlayıcı kürtaj yasalarına karşı mücadele verdi. „O Küçük Fark ve Onun Büyük Sonuçları“ başlığını taşıyan ve güç ilişkisinden arındırılmış cinsellik talebini içeren kitabı, dünya çapında başarılı oldu. 1977’den bu yana feminist „EMMA“ dergisini yayınlıyor.


Yurttaş hakları savunucusu Baerbel Bohley, Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ndeki (DDR) barışçıl devrimin lider karakterlerinden biriydi. Tutuklandı, DDR’den sınır dışı edildi ve geri döndü. Baerbel Bohley, DDR’deki muhalefet hareketinin ana gruplarından „Barış ve İnsan Hakları Girişimi“nin ve „Yeni Forum“un kurucularındandı. Ayrıca DDR’de toplumsal değişim talebini dile getiren „Zamanı Geldi“ başlıklı çağrıyı imzalayanlardandı.

Meyve sinekleri meşhur etti Christiane Nüsslein-Volhard’ı. Tübingenli genetik bilimcisi, 1995’te tıp dalında aldığı Nobel Ödülünü bu mini haşerelere borçlu. Meyve sinekleri üzerinde, bir yumurta hücresinden haşerelerin nasıl oluştuğunu araştırdı. Nüsslein-Volhard 1942’de Magdeburg yakınlarında doğdu ve Frankfurt am Main kentinde büyüdü. Daha küçük yaşlarda, biyolojiye ilgi duyuyordu. Onu etkileyen şey, büyükanne ve büyük babasının çiftliğinde geçirdiği tatillerdi: 12 yaşında bahçedeki bütün çiçekleri, çalıları ve ağaçları biliyordu; bu, o zamanlar bir kız çocuğunda alışılmış bir şey değildi. Araştırma alanındaki kadınlar için artık o bir idol ve Christiane Nüsslein-Volhard Vakfı aracılığıyla çocuk sahibi genç bilim insanlarını destekliyor.
